Diyarbakır’a her gidişimde hep aynı şeyi söyleyerek “Yazık bu şehre!” diyerek dönüyorum. Diyarbakır, terörle anılmasının ağır faturasını ödemeye devam ediyor. Kadim Doğu’nun en tarihi şehirlerinden biri olan, medeniyetler, peygamberler, sahabeler kavşağı bir şehir, bu kimliğinden uzak keşfedilmeyi bekleyen ve başı sıvazlanmaya muhtaç bir öksüz çocuk gibi.
Son dönem biraz nefes almış gibi gözüküyor olsa da inanç turizminin canlanmasıyla birlikte hemen yanı başındaki Mardin ve Urfa kadar rağbet göreceği günleri hasretle bekliyor.
Diyarbakır’a “Medeniyetler Beşiği, Peygamberler ve Sahâbeler Şehri” unvanının duygusal bağlarla verildiğini turizm ya da dini hassasiyeti zinde tutmak için verildiğini düşünebilirsiniz. Oysaki Diyarbakır, Akkoyunlular ve Mervaniler Dönemi’nde başkent, Osmanlılar Dönemi’nde yirmi beşe yakın merkezi..
Dergiye abone ol! (iOS) Dergiye abone ol! (Android)