Bahriye Kaman
İnsan tarihi merak eder, bilmek ister. İnsanlığın tarihini araştıran dallardan tutun dünya tarihi, coğrafyaların tarihi, ülkelerin tarihi, milletlerin tarihi, sanatın tarihi, dinlerin tarihi, dillerin tarihi derken her biri çok zevkli ve keyifli gelir. İnsan araştırdıkça araştırmak, bildikçe bilmek ister. Hikayeler birbirine eklendikçe parçalar birleşir. Öykü kendini göstermeye başlar. Bu serüven hep sondan başlar. Bugünün olaylarını anlamak onlara anlam vermek için geçmişte yaşanmış bağlantılı olayları bilmeye ihtiyaç doğar. İnsan yaşadıklarına anlam vermek ister. Anlamını bulmak ister. Anlamlı bir hikayenin parçası olmak ister. İnsan ortak bir hikayenin anlamlı bir parçası olmayı çok ister.
İnsan diğer konuları araştırmaya hevesliyken bir tek kendi tarihinden kaçar. Kendi bireysel tarihini araştırmaktan korkar. Diğerlerine büyük bir coşkuyla bakan insan bir tek kendine bakmak, kendisiyle, hikayesiyle, tarihiyle yüzleşmek istemez.
Oysa tarih emek ve istikrarla yazılır. Her fetih azim, çaba ve istikrarın sonucunda gerçekleşir. Her fetih bireysel kahramanlıkların yanı sıra ortak kahramanlık öykülerini oluşturur. Tarih toprakla başlar. Topraksız, köksüz, vatansız tarih yazılmaz. Aynı topraklarda yazılan ortak hikayedir tarih. İnsanın bireysel tarihi ise doğduğu topraklarda yani ailesinde başlar. İnsanın tarih yazabilmesi için başladığı ortamın bir parçası olması gerekir. Ortak hikayenin bir kahramanı olması gerekir. Günümüz bireysel yaşamını tercih eden ebeveynler, çocuklarını ortak hikayenin parçası olmaktan uzak tutmaktadır. Köklerinin ortak hikayesi ile bağı kesilen yeni nesil, sıfırdan bir hikaye yazmak ister. Ve bir parçası olabileceği aileleri dijital mecrada..
Dergiye abone ol! (iOS) Dergiye abone ol! (Android)