Kıymetli dostlar,

Zamanın yükü ağırlaştıkça umut da yoruluyor. Kalpler, içinden çıkamadığı nice hâdisenin ortasında daralıyor; zihnimiz, peş peşe gelen felaketlerin yorgunluğunu taşıyor. “Böyle zamanlarda en çok ihtiyaç duyduğumuz değer nedir?” diye sorsak, cevabımız açıktır: Umut… Çünkü biz biliriz ki iman varsa imkân vardır; o imkânın adı da umuttur…

Bu sayı işte bu hakikatin izini sürüyor. Sayfalarımızda “umudu” yeniden konuşuyor, yeniden hatırlıyoruz. Zira din umuttur. Kur’ân bize bunu öğretir. Hadisler bize bunu hatırlatır. İslâm tarihi, ümmetin umuda tutunarak nasıl yeniden dirildiğinin örnekleriyle doludur. Çünkü umut, sadece duygusal bir teselli değil; aynı zamanda bir direnişin, bir istikametin, bir istikbâlin adıdır.

Bugün Gazze’deki soykırıma karşı direnişin adı olan Aksa Tufanı, yalnızca Müslümanlar için değil, tüm insanlık için bir umut olmuştur. Aynı şekilde “ümmetin yetim yurdu” Doğu Türkistan’da yüz yılı aşkın süredir devam eden asimilasyona karşı verilen varlık mücadelesi de sessiz çığlıklar arasında kaybolsa bile, umudun hiçbir zaman tükenmediğinin açık bir göstergesidir. Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan adâletsizliklere, zulümlere ve işgallere karşı sabırla ve metanetle direnen her mümin yürek, ümmetin ve insanlığın ortak umudunu temsil etmektedir.

Zira bizim en büyük dayanağımız ve umudumuz ne siyasî dengelerdir ne de küresel güçlerin lütfudur. Bizim dayanağımız, imanımızdan ve tarihimizden gelen o kadîm umuttur. Bedir’de üç yüz on üç kişiyle yazılan zafer, o umudun meyvesidir. Endülüs’ün ilim ve medeniyetle yükselişi, o umudun eseridir. İstanbul’un fethi, Çanakkale’nin direnişi, Kudüs’ün secdeye hasret toprağında bekleyen sabır… Hepsi imanla yoğrulmuş birer umuttur.

Bu sayımızda yer alan her bir yazı, her bir sohbet, her bir kelime; bu ümmete yeniden umut telkin etmek için kaleme alındı. Karamsarlığı değil gayreti, şikâyeti değil şükür ve sabrı, yılgınlığı değil sebatı merkeze aldık. Çünkü inanıyoruz ki: Umut, ümmetin mayasıdır ve bu maya yeniden tutacaktır inşallah.

Bu sayının hazırlanmasında emeği geçen, kalemini ümmetin yaralarına merhem kılmak için seferber eden kıymetli yazarlarımız Abdulaziz Tantik, Ahmet Mercan, Arif Arcan, Bayram Ayaz, Bayram Çınar, Erol Göka, Ferhat Karadaş, Gökhan Özcan, Mehmet Kaman, Mikail Çolak, Muhammed Emin Yıldırım, Mustafa Alıcı, Ramazan Kayan, Şevket Hüner, Şeyma Üzüm, Sinan Özyurt, Ünal Dündar ve Özlem Duralı’ya; samimi üslûbuyla bu sayımızın söyleşisine renk katan Mustafa Karaca’ya; sinema, gezi-yorum, suffa meclisi, sahâbî biyografisi ve nebevî vârisler gibi disiplinlerde gayret gösteren kıymetli hocalarımıza ve kardeşlerimize yürekten teşekkür ederiz. Her biri bu sayının ruhuna katkı sunarak, ümmetin ortak umudunu kelimelere nakşetmiştir.

Bu vesileyle, sayının yayına hazırlanmasında mesai mefhumu gözetmeden emek veren ve ülkemizin sosyo-ekonomik koşullarından dolayı çok zor zamanlar geçirmesine rağmen “dergiciliğe” yürekten inanan ve bu hususta umudunu hiçbir zaman yitirmeyen yayın kurulu ekibimize de gönülden teşekkür ederim.

Umut dolu günlere ve ümit var olacağımız geleceklere inşallah!…

Selâm ve dua ile…