Menü

Ebû Amr künyesiyle tanınan Âs b. Vâil İslamiyet’in baş düşmanlarından biridir. Miladi 537 yılında Mekke’de doğmuştur. Babası Vail b. Hişam’dır.[1]  Kaynaklarda annesi hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Âs b. VâilKureyş’in on kolundan biri olan Sehmoğulları’nın reisidir.[2] Cahiliye döneminde yapılan Ficar savaşlarına kabilesiyle birlikte katılmıştır. Bilinen özelliklerinden bir tanesi  Mekke’de güçsüz ve kimsesizlere yaptığı zulümlerken  bir diğeri de atları ve develeri tedavi etmekteki maharetidir. Oğulları Peygamberimiz’in (sas) çok sevdiği ve bir hadisinde “As’ın çocukları Hişam ve Amr, mü’mindir”[3]buyurarak onların imanına şahitlik ettiği kişilerdir.

Hilfu’l-Fudûl’daÂs b. Vâil

Yemen’in Zübeyd kabilesinden bir kişi yanında getirdiği mallarını Âs b. Vâil’e satmış, ama bu malların bedelini alamamıştır. Bunun sonucunda haksızlığa uğrayan bu kişi EbûKubeys tepesine çıkarak yaşadıklarını yüksek bir sesle anlatmıştır. Bu çağrıya cevap Zübeyr b. Abdulmuttalib’ten gelmiştir. Zübeyr b Abdulmuttalib, ‘’Bu işin peşi bırakılmaz” diyerek Efendimiz’in (sas) de içinde bulunduğu bir grup ile Abdullah b. Cüd’a’nın evinde toplanmıştır. Orada bulunanlar zalime karşı mazlumun yanında bulunacaklarına dair söz vermişlerdir. Daha sonra ilk iş olarak Âs b. Vâil’in yanına giderek satılan malın karşılığını almışlar ve sahibine iade etmişlerdir.[4]

İslam’da Âs b. Vâil

Risaletin gelmesiyle bu davanın düşmanları da çok olmuştur. Bu düşmanların çoğu Mekke’nin kabile reislerinden ve zenginlerinden oluşuyordu. Âs b. Vâil gerek Hz. Muhammed’e(sas) gerekse ashâbına yaptığı alay ve sözlü münakaşalarla tanınmıştır. Doğumundan vefatına kadar dine düşmanlık yapmış ve bu süreçte en önde yer almıştır.

Kur’ân-ı Kerim’de Âs b. Vâil

Âs b. Vâil hakkında doğrudan ve dolaylı olarak inen ayetler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

Kevser Sûresi

Efendimiz’in (sas) oğulları Abdullah ve Kasım’ın vefatı üzerine Âs b. Vâil:

“Bırakın şu nesli kesilmişi artık, ölümünden sonra adını anan bulunmayacak” şeklinde bir ifade  kullanmıştır. Bunun üzerine Allahu Teâlâ:

“Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir.”[5] buyurarak Âs b. Vâil’i “Ebter” sıfatı ile nitelendirmiştir.

Meryem Sûresi: 19/77-80

Cahiliye’de yaptığı haksızlıklara İslamiyet’ten sonra da devam etmiştir. Bunun ilk örneği ashâbdanHabbab b. Eret ile yaşadığı olaydır. Habbab b. Eret’in geçimini sağladığı kılıçlardan birkaçını satın almış fakat borcunu ödemek için  şart koşmuştur. Habbab’a, “Muhammed’i inkar edinceye kadar sana bunun ücretini vermeyeceğim.” demiş Habbab b. Eret ise: “Allah (cc) seni öldürüp sonra seni diriltinceye kadar Muhammed’i inkar edecek değilim.” demiştir. Âs b. Vâil de: “Allah beni öldürdüğü sonra da dirilttiği zaman nasıl olsa benim mal ve çocuklarım olacak.” dedi. Bunun üzerine Allahu Teâlâ: “Âyetlerimizi inkar edip, bana elbette mal ve evlat verilecek!” diyen kimseyi gördün mü? Gaybı mı görüp bilmiş, yoksa Rahmân’dan bir söz mü almış?” ayet-i kerimeleri indirdi.[6]

HicrSûresi: 15/ 94-96

İlgili ayetler Urve b. Zubeyr’in rivayetine göre Efendimiz’e (sas) eziyet eden ve onunla alay eden beş kişi hakkında nazil olmuştur. Bu beş kişiden biri Âs b. Vâil olup, Bedir’den önce helak olmuşlardır.[7]

Ölümü

Hicrsûresinin 94 ve 96. ayetlerinde anlatılmıştır. Bir rivayete göre Âs b. Vâil, merkebiyle Taif’e giderken ayağına diken battı. Bacağı devenin boynu gibi şişti ve yerinden kıpırdayamaz hale geldi. Hicretten bir kaç ay önce iniltiler içinde kıvrana kıvrana öldü.

Bir başka rivayete göre ise eşeğine binmiş. Mekke civarında bir yere gidiyordu. Bir dağ geçidinden geçerken eşeği onu yere düşürdü. Bacağını ısırdı. Bu yaradan dolayı öldü.

100 köle vasiyeti

Âs b. Vâil oğullarına vasiyet olarak 100 köle azad etmelerini istemiştir. Ölümünden sonra Hişam elli köle azad etmiş. Amr’a da elli köle kalmıştır. Amr b. As, Efendimiz’e (sas) bu vasiyeti bildirmiş ve Hz. Muhammed (sas): “Eğer o Müslüman olsaydı, köle azad etseniz, onun için sadaka verseniz veya onun için Hac yapsaydınız bu ona ulaşırdı.” buyurmuştur.[8]

Âs b. Vâil, ömrü boyunca İslam’a ve Hz. Muhammed’e (sas) dil uzatmış ve bu dinin tebliğ edilmemesi için elinden geleni yapmıştır. Diğer İslam düşmanları gibi başarısız olmuş ve sonunda helak olmuştur.


[1]       Fayda, Mustafa, “Âs b. Vâil”, DİA, XXXVI, 323.

[2]       Fayda, Mustafa, “Âs b. Vâil”, DİA, XXXVI, 323

[3]       Ahmed b. Hanbel, Müsned, s.2,304

[4]       İbnHişam, es-Sîre, XIV, 141-142

[5]       Kevser 108/3.

[6]       Buhârî, Tefsiru’l-Kur’ân, 19/3.

[7]       Bedrettin Çetiner, Esbab-ı Nüzul c.2,s.296

[8]       EbûDâvûd, Vesaye, 16.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x