Menü

Peygamber Efendimiz’in (sas) amcasıdır. Asıl adı Abdüluzza b. Abdulmuttalib’dir. Abdu’luzza,“Uzza’nın kulu” manasına gelmektedir. Uzza, Arap müşriklerinin tapmış olduğu ve onlara göre kutsal olan üç puttan birisinin adıdır. Ayrıca oğlu Utbe’den dolayı künyesi de Ebû Utbe’dir.

Abdülmuttalib öfkelendiğinde yanakları kızardığı için ona Ebû Leheb lakabı takılmıştır.[1] Fakat daha sonraları Resûlullah’a (sas) çok eziyet edip, kin beslemesi ve alay etmesi sebebiyle bu lakap “Alev Babası” yani cehennemlik manasında kullanılmaya başlanmış, nitekim Kur’an-ı Kerim’de de bu şekilde zikredilmiştir.

Ebû Leheb, daha önce de belirttiğimiz üzere Resûlullah’ın (sas) amcasıdır. Kaynaklarımızda Abduluzza’nın Efendimiz’in baba bir anne ayrı amcası olduğu ve Abdülmuttalib’in, Lübna binti Hacir adlı eşinden dünyaya gelen tek çocuğu olduğu kaydedilir.[2] Bazı müsteşrikler ise Hassan b. Sabit’in bu olayla ilgili olarak söylediği bir şiirini delil gösterip Ebû Leheb’in Abdulmuttalib’in gerçek çocuğu olmadığını, annesinin Abdulmuttalib’den önce Lihyanlı biriyle evlendiğini ve onun bu evlilikten doğduğunu ileri sürmektedir.[3]

Doğum tarihi, çocukluğu ve gençliğiyle ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Ebû Leheb, Şam bölgesine ticarî seferler yapardı bu nedenle Mekke toplumunda oldukça zengin ve itibar sahibiydi.

Harb b. Ümeyye’nin kızı aynı zamanda Ebû Süfyân’ın kız kardeşi olan Arva Ümmü Cemil ile evlenmiştir. Ebû Leheb’in bu evliliğinden Utbe, Uteybe, Muattib adlı erkek çocukları; Durre, Halide ve Azze adındaki kız çocukları ile toplam altı çocuğu olmuştur.  Üç kızı, Mekke’nin fethinde İslam ile şereflenmiş ve Ashâb-ı Kiram arasına dahil olmuşlardır.[4]

Oğulları Utbe ve Muattib de Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olmuşlar, Uteybe ise müşrik olarak ölmüştür.

Ebû Lehebin hayatını incelediğimizde aslında onun ne Hz. Peygamber’in (sas) şahsıyla ne de din ile bir derdinin olmadığını görürüz. Hatta kaynaklarımızda onun puta tapıcılık konusunda toplumda en dindar kişilerden biri olduğu geçmektedir. Fakat Efendimiz’in (sas) aleyhinde tıpkı yalan haber yapan ve sansasyon oluşturan basın yayın organları gibi çalışmış, ona bu anlamda zulmetmiştir. Bunun sebebi onun kibrine feci şekilde yenilerek toplumun önde gelen ismi olma gayesi gütmüş olması ve daima ayrıcalıklı olmak istemesidir. Ebû Leheb’in diğerlerinden ayrıcalıklı olmak şartıyla müslüman olmayı kabul ettiği, fakat Efendimiz (sas) bunu kabul etmediği için geri döndüğü yönündeki hadisler onun bu zaafına örnek niteliği taşımaktadır.[5]

Ebû Lehebin nübüvvet sonrasında Efendimiz’e karşı takındığı tavırda yine bu sebeptendi nitekim nübüvvet öncesi Ebû Leheb’in Efendimiz (sas) ile arasındaki ilişkinin güçlü olduğuna dair deliller mevcuttur. Hatta oğulları Utbe ve Uteybe’nin Efendimiz’in kızları Rukiye ve Ümmü Gülsüm ile nişanlandıkları da bilinen bir durumdur.

Ebu Lehebin Kur’an’da zikredilişi

Hz. Peygamber, “(Önce) en yakın akrabanı uyar”[6] ayeti gereğince akrabalarını topladı. Peygamber olarak vazifelendirildiğini onlarla paylaştı ve onları iman etmeye davet etti. Fakat herkesten evvel öz amcası Ebû Leheb onu yalanladı bunun üzerine orada bulunanlar, Hz. Peygamber’i dinlemedi ve dağılıp geri döndüler. İşte bu hadise üzerine Ebû Leheb ve Efendimiz’in geçeceği yollara dikenler serpen eşi Ümmü Cemil aleyhinde olan Tebbet/Mesed Sûresi nazil olmuştur.

Mekke toplumuna baktığımızda diğer İslam düşmanlarının Müslümanlara fiili saldırılarda bulunduklarını görürüz. Ebû Leheb ise İslam ve Peygamber (sas) aleyhinde çeşitli söylentiler yayarak kamuoyu oluşturup, insanların daha İslam’ı tanımadan önyargıya kapılmalarına neden olmuştur. İşkenceden dolayı kolay kolay kimse dinden dönmezken bu tarz dedikodular sonucu Efendimiz’le (sas) arasına mesafe koyan çok kişi olmuştur. Ayrıca Ebû Leheb’in, yeğeni Hz. Peygamber’e (sas) karşı mücadelesi, ötekilerin mücadelesine göre manevi anlamda dayanılması güç bir durumdur. Bu sebeple Kur’an’da zikredilmiş olması da muhtemeldir.

Ölümü

Bedir savaşından kısa bir süre sonra kahrından ve bazı rivayetlere göre yakalanmış olduğu bulaşıcı bir hastalık (çiçek vb) nedeniyle ölmüştür. Oğulları babalarının hastalığı kendilerine bulaşır korkusu ile günlerce cesedine yaklaşmamış ve defnetmemişlerdir. Artık cesedi kokmaya başladığından birinin oğullarına öncü olması ile cesedine yaklaşmadan uzaktan üzerine su serpmişlerdir. Daha sonra ise para ile tuttukları Habeşliler cesedi sürükleyerek Mekke’nin en uzak köşelerinden birine götürüp üzerini taşlar ile kapatmışlardır. (624). Cesedin “Kalib kuyusu’’ diye bir yere atıldığı da söylenir.[7]

Ebû Leheb’in bu basiretsiz hali bizlere “kader’’ konusunda da çok büyük mesajlar vermektedir. Zira ölümünden on yıl öncesinde onun küfür üzere öleceği, eşiyle birlikte cehenneme gideceği hatta cehennemdeki azap şekilleri dahi ayetle sabitlenmiştir. Kendisi de bu ayetleri bilmesine-duymasına rağmen Kur’ân’ı doğrular şekilde küfür üzere ölmüşür. Tüm hayatını İslam’ın ve Kur’an’ın uydurma olduğunu insanlara kabul ettirmeye çalışarak geçiren Ebû Leheb’in, sırf bu ayetleri yanıltmak için bile gerçek dışı olarak “iman ettim’’ demek aklına dahi gelmemiş aksine Kur’ân’ın ne kadar büyük bir mucize olduğuna delil olarak ölüp gitmiştir.

Dünya var olduğundan beri bildiğimiz ya da bilmediğimiz nice kötüler, zalimler, caniler geçmiştir ve geçmektedir yeryüzünden… Kötülük öyle bir sıfattır ki ne zamanla sınırlandırılır ne mekanla ne de konumla. Kötülük vardır sadece kimin yaptığı, ne niçin yaptığı, adı önemli değildir. Zamanın kötüsü diye birşey de yoktur, çünkü kötülük tüm zamanlarındır. İnsanlık var oldukça kötüler var olmaya devam edecektir ve tüm kötüler Ebû Leheb’tir aslında.


[1]          İbn Sa’d, Tabakât, I, 74; Belâzürî, Ensâbü’l-Eşraf, IV, 413; Kelbî, Kitabu’l-Esnâm, s. 28.

[2]          İbn Hişâm, es-Sîre, I, 79.

[3]          Mehmet Ali Kapar, “Ebû Leheb”, DİA, X, 178-179..n.n

[4]          İbn Sa’d, IV, 50.

[5]          Taberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, XXX, 217.

[6]          Şuara 26 / 214.

[7]          İbn Sa’d, IV, 75, Taberî, II, 288.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x