Menü
Ömer Türker
Ömer Türker
İslâm Düşüncesinde İlimler Tasnifinin Anlam ve Değeri
Eylül 25, 2023
Yazarın Tüm Yazıları

İslâm düşüncesindeki ilimler tasnifi genelde din-felsefe, özelde akıl-vahiy ilişkisi sorununun bir sonucu olduğu görülür. Özellikle aklî ve naklî ilimlerin tamamını kapsayan tasnif eserleri, yazarlarının din-felsefe ilişkisi sorununun çözümüne bağlı olarak şekillenmiştir. Tasnif eserlerinin ilk olarak din-felsefe ilişkisini bir sorun olarak vazeden filozoflar tarafından yazılmış olması bu durumu gösterdiği gibi tasnif tarihindeki köşe taşlarını daha doğru belirlemek de ancak tasnif literatürünü din-felsefe veya akıl-vahiy ilişkisi sorununa bağlı olarak okumakla mümkündür.

Din-felsefe ilişkisinin temel sorusu, varlık hakkındaki kuşatıcı ve kesin bilginin yani metafizik bilginin hangi yolla elde edilebileceğidir. Bir başka açıdan bu soru, insanın düşünce ve davranışları açısından yetkinleşerek sonsuz mutluluğa ulaşmasını sağlayan şeyin ne olduğudur.

Müslümanlar; Allah, Allah-âlem ilişkisi, insanın varlığının gayesi, ölüm sonrası hayat gibi metafiziğin meseleleri hakkında kesin bilgilerin peygamberler tarafından öğretildiğine ve bu bilgilerle uyumlu davranışların da yine peygamberler tarafından örneklendiğine inanmışlardır. Diğer deyişle düşünce ve davranış bakımından yetkinleşerek dünya ve âhiret mutluluğuna ancak peygambere tabi olmakla ulaşılacağına inanmışlardır. Bu bakımdan İslâm’da ilimler ilk olarak Kur’ân ve Hz. Peygamber’in (sas) sünneti etrafında yapılan çalışmalar neticesinde ortaya çıkmıştır.

Hz. Peygamber (sas) hayattayken vahyin nüzûl süreci ve sünnetin de tahakkuk süreci devam etmesine rağmen Hz. Peygamber’in vefatından sonra Müslümanların elinde, Kur’ân ile Peygamber’in sözleri ve uygulamaları kalmıştır. Ancak söz ve uygulamalar sabitesini koruduğu halde hem niceliksel olarak Müslümanların sayısı artmış hem de daha önce bulunmayan ve bu nedenle nasların yorumlanması gerektiren birtakım yeni durumlar baş göstermiştir. Dolayısıyla Müslümanlar, Kur’ân ile kendileri arasındaki irtibatın sürekliliğini sağlamak için bütün yönleriyle Kur’ân’ı incelemeye ve Hz. Peygamber’in söz, davranış ve takrirlerini tespite girişmişlerdir ki naklî ilimlerin tedvîn süreci bu çalışmalarla başlar.

Dinî ilimler genel olarak dinî nasları bütün olarak ulaşılabilir hale getirme ve bu nasları anlama çabasının ürünü olarak ortaya çıktığında temelde iki grupta değerlendirilmiştir. Buna göre Hz. Peygamber’in söz, fiil ve uygulamalarını güvenilir bir şekilde derlemeyi amaçlayan ilme hadis; dinî yükümlülüklerle sorumlu olanların davranışlarını ve dolayısıyla organların fiillerini inceleyen ilme fıkıh; genel olarak inanç esaslarını ve dolayısıyla kalbin fiillerini inceleyen ilme el-fıkhu’l-ekber (kelâm); belirli bir takım dinî pratiklerle dinî önermeleri kavramayı ve dolayısıyla kalbin hallerini açıklamayı amaçlayan ilme el-fıkhu’l-bâtın (tasavvuf) denilmiştir.

Dinî ilimlerin özellikle hicri ikinci yüzyılın ikinci yarısında birbirinden ayrışmaya başladığı söylenebilse de “ilim” kelimesinin erken dönemdeki karmaşık kullanımı daha dikkatli olmamızı gerektirir. Zira ilim kelimesi, genel olarak bilgi anlamına geldiği gibi belirli bir bilgiler kümesi, bilenin sahip olduğu bilme melekesi, nakledilen haber vb. geniş bir anlam öbeğini ifade eder. Hicri ilk iki yüzyılda sonraki dönemlerde olduğu gibi konusu, meseleleri ve ilkeleri belirli ve tümel kurallara sahip disiplin anlamında bir ilim tanımına rastlamak güçtür. Bunun yerine ilimler, konuları ve bu konuları inceleyen ilim adamları topluluğuyla birbirinden ayrışmıştır. Yani bir konu hakkında mevcut bilgi birikimine ilim; dönemin ilim anlayışına uygun şekilde bu birikime sahip olup onu yorumlarını da ilave ederek aktarma yetkisine sahip olana ise âlim denilmiştir. Bu nedenle erken dönemde yukarıda sayılan ilimlerle ilgili olarak muhaddisler, müfessirler, kelamcılar, zâhitler (sûfîler), fakihler ve dilciler gibi belli başlı zümreler oluşmuştur. Bu ilimlerin tamamı, derleme veya anlama açısından Kur’ân ve sünnetle ilgili olduğundan yer yer onları temsil eden zümreler arasında derin görüş ayrılıkları olsa bile bunlar arasında dâhili bir ilişki var olagelmiştir. Bu bakımdan hicrî üçüncü asrın başlarına kadar ortaya çıkan ilimler arasında Kur’ân ve sünneti farklı açılardan incelemeleri açısından zımnî bir tasnif mevcuttu. Bu zımnî tasnifin şemsiye kavramı da “din”di. Bu nedenle de ilimlerin tamamı ya doğrudan dinî olmakla tanımlanıyor ya da dinî ilimlere araç işlevi görmekle dolaylı olarak dinî olmakla niteleniyordu.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Hissetmekten mi korkuyorum, yoksa unuttum mu?...
Mehmet Kaman
Dijital Teknolojinin Ahlâkı ve Toplumsal Çürüme Ü...
Sadi Özgül
Cami Mimarisinde Kaybettiğimiz Hikmetin Peşinde Ol...
Avni Çebi
Ait Olmadığımız Dünyalarda Çürümek...
Şule Beşinci
Psiko-Sosyal Açıdan Güvenin Yitimi...
Ferhat Kardaş
RÖPÖRTAJLAR
“Hakikat algısının aşınmasıyla çürüyen insan ve ...
Abdülaziz Tantik
“Reform edilmesi gereken bir şey varsa o da modern...
Recep Şentürk
Öz eleştiri, varlığımızı geleceğe taşıma konusunda...
Temel Hazıroğlu
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Değişemeyen mi çürür, çürümek mi değişimdir?...
Abdülhamit Güler
Sinema Sanat Olmasaydı, Çoktan Bitmişti......
Abdülhamit Güler
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Bir Mabedler Şehridir Ankara
Mikail Çolak
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Dost Saliha Olandır
Rumeysa Döğer
Ya Hanzala Münafık Olmuş Olsaydı?...
Rumeysa Döğer
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Yahya İbrahim Hasan Sinvar: Filistin Davasının Bir...
Selcan Çakar
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x