İslâmcılık, özellikle son zamanlarda Türkiye’de gündemi oldukça meşgul eden konular arasında yer alıyor. İslamcılık konusunda Türkiye’nin temel alındığı ve Türkiye’deki İslamcılığın sosyolojik bir perspektiften aktarıldığı bir eseri konuşacağız: “İslamcılığın Türkiye Seyri-Sosyolojik Bir Perspektif”
Eserin yazarı Elisabeth Özdalga, Göteborg Üniversitesi’nde sosyoloji öğrenimi görmüş ve doktorasını da orada yapmış İsveç asıllı bir sosyolog. 1983’ten beri Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji bölümünde öğretim görevlisi. Ayrıca 1999-2002 yılları arasında İstanbul’daki İsveç Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nü yürütmüş, Türkiye’de laiklik, din, modernleşme, İslâmi hareketler vb. konularda çok sayıda eser kaleme alan, yaptığı çalışmalarla belirli bir saygınlığa ulaşan ve ciddi bir bilgi birikimine sahip olan donanımlı bir akademisyendir.
Bu makalelerin ilkinde din olgusunun üzerinde durmuş, “Din, din mi; yoksa başka bir şey mi?” başlığıyla din olgusuna indirgemeci yaklaşımların eleştirisini yapmıştır. Bu bölümde Ludwig Feuerbach, Karl Marx, Emile Durkheim ve Max Weber örneklerine yer vermiş, din olgusuna indirgemeci yaklaşımlarda bulunan bu filozof ve sosyologları eleştirmiştir. Durkheim’in dini deneysel olarak gözlenen, sosyal yapısal kavramlarla tamamen açıklamanın mümkün olduğu bu rasyonalist görüşüne karşı Özdalga; bilimin dinsel yaşamın tüm gizlerini kavrayamayacak olmasından ve rasyonel bilgiden başka da geçerli bilgi olabileceği ihtimali kabul edilirse din incelemesine daha açık ve alçakgönüllü yaklaşılabileceğinden bahseder. Kısacası dinin ve dinsel olguların rasyonel bir akıl yürütmeyle tamamen çözülemeyeceğinden söz eder.