Menü
Semiha Bulut
Semiha Bulut
Kulluk Bilinci
Eylül 25, 2023
Yazarın Tüm Yazıları

Kulluk, insanın yaratılış gayesi ve Yüce Yaratıcıya karşı vazifesidir. Bütün evreni yaratan ve sayısız nimetler bahseden Allah Teâlâ’ya şükretmenin gereği olarak insanlar ona kulluk etmelidir. Abdullah olmak da Allah’ın kulu olmak yani hayatını Allah’ın koyduğu emir ve yasaklar doğrultusunda yaşamaktır. Kulluk kavramını yalnızca ibadetle açıklamak yetersiz olacaktır. Allah’ın azametini tefekkür etmek, verdiği nimetlere hamd etmek, hayatının her anında Allah’ı unutmadan yaşamak, O’nu zikretmek de kulluk kapsamındadır. Kulluk öyle yüksek bir mertebedir ki kelime-i şehadette Resûlullah’ı abdühû ve resûlühû olarak anıyoruz yani kul olması Resûl olmasından önce gelmektedir. Hz. Peygamber de (sas) kulluğun önemine birçok hadisinde dikkat çekmiş ve kendisinin de beşer olduğunu yani Allah’ın bir kulu olduğunu vurgulamıştır. Hz. Âişe’nin rivâyetine göre Peygamber Efendimiz (sas) geceleri ayakları şişinceye kadar ibadet ederdi. Hz. Âişe işe kendisine geçmiş ve gelecek günahlarını Allah bağışlamasına rağmen neden bu kadar ibadet ettiğini sorunca; “Şükreden bir kul olmayayım mı?” Buyurmuştur. Ashâbının kendisini aşırı tâzimde bulunmasını yasaklamış ve Allah’ın kulu olduğunu vurgulayarak kulluk kavramının önemine dikkat çekmiştir.

Allah’a kul olmak ile ilgili birçok ayet-i kerime bulunmaktadır. “Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki sakınasınız.” (Bakara, 2/21) “Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O’na kulluk ediyorsanız (yine yalnızca) Allah’a şükredin.” (Bakara, 2/ 172) Allah-u Teâlâ Zâriyât sûresi 56. âyette şöyle buyurur: “Ben cinleri ve insanları ancak bana (ibadet ve itaatle) kulluk etsinler diye yarattım.” Âyetten insanın yaratılış gayesinin Allah’a itaat ve kulluk etmek olduğu anlaşılıyor. Kulluk sadece namaz, oruç gibi belli ibadetleri yerine getirmek değil tam bir teslimiyetle Allah’a itaat etmek, emirlerine uymak, O’nun rızasını kazanacak amellerde bulunmak ve yaptığı her işi Allah’ın gördüğü bilincinde olarak yaşamaktır. Allah’a kul olan insan güzel ahlâkı kuşanır, günahlardan uzak durmaya çalışır, ibadetlerinde ihlâslı olur. Kulluk, belli alanlara ve zamanlara hapsedilecek bir konu değildir. Bir Müslüman Allah’a kulluğu hayatının merkezine almalı ve nefsani arzularının peşinden koşarak hayatını sürdürmemelidir. İçerisinde bulunduğumuz zaman itibariyle günahların çok artması sebebiyle nefsimiz bize bu şartlarda kulluk yapmanın imkânsız olduğunu söyleyebilir. Ancak her şartta Allah’a kulluk etmek mümkündür. Allah’ın insanları uyarmak, onlara güzel örnek olmak, onları hak dine çağırmak için gönderdiği Peygamberlere kavimleri inanmamış, onlara işkenceler etmiştir. Buna rağmen onlar Allah’a kul olmaktan, insanlara tebliğ etmekten, hakkı tavsiye etmekten vazgeçmemiştir.

Emirlerin bir kısmını yerine getirip bir kısmını yerine getirmemek kulluk tanımıyla bağdaşmaz. Çünkü kullukta aslolan tam bir teslimiyet göstermektir. Kulluk hayatın bütün alanlarını kapsamalıdır. Dünya hayatı küçük görülecek ve terk edilecek bir hayat değil; ibret alınacak, nimetlerinden şükredilerek istifade edilecek, imar edilecek ve başkalarına faydalı olunacak bir dünyadır. Rabbimize bize verdiği nimetlerden dolayı şükretmek, O’nu her daim zikretmek, O’nun yüceliğini tefekkür etmek kulluk vazifelerimizdendir. Allah bizleri kendisine hakkıyla kulluk edebilenlerden eylesin.

5 1 Yorum
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Hissetmekten mi korkuyorum, yoksa unuttum mu?...
Mehmet Kaman
Dijital Teknolojinin Ahlâkı ve Toplumsal Çürüme Ü...
Sadi Özgül
Cami Mimarisinde Kaybettiğimiz Hikmetin Peşinde Ol...
Avni Çebi
Ait Olmadığımız Dünyalarda Çürümek...
Şule Beşinci
Psiko-Sosyal Açıdan Güvenin Yitimi...
Ferhat Kardaş
RÖPÖRTAJLAR
“Hakikat algısının aşınmasıyla çürüyen insan ve ...
Abdülaziz Tantik
“Reform edilmesi gereken bir şey varsa o da modern...
Recep Şentürk
Öz eleştiri, varlığımızı geleceğe taşıma konusunda...
Temel Hazıroğlu
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Değişemeyen mi çürür, çürümek mi değişimdir?...
Abdülhamit Güler
Sinema Sanat Olmasaydı, Çoktan Bitmişti......
Abdülhamit Güler
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Bir Mabedler Şehridir Ankara
Mikail Çolak
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Dost Saliha Olandır
Rumeysa Döğer
Ya Hanzala Münafık Olmuş Olsaydı?...
Rumeysa Döğer
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Yahya İbrahim Hasan Sinvar: Filistin Davasının Bir...
Selcan Çakar
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x