Menü

Siyer alanı ile ilgili konuştuğumuzda aklımıza ilk gelen isimlerden biri de “es-Sîretü’n-Nebeviyye” eseri ile tanıdığımız İbn Hişam’dir. Onun siyer ilmine olan katkısı âlimlerimiz tarafından takdir edilmiş, eseri ise Hz.Peygamber’in hayatına dair en sağlam ve en iyi siyer kitabı olarak kabul etmişlerdir. Asıl adı Ebû Muhammed Cemâlüddîn Abdülmelik b. Hişâm b. Eyyûb el-Himyerî el- Meâfirî el-Basrî el-Mısrî’dir.Basra da doğmuştur. Doğum yılı tam olarak bilinmemektedir. Nisbesi, Yemen’nin Himyer kabilesinin Meâfirî koluna mensup olduğundan dolayı el- Himyerî el-Meâfirî el-Basrî’dir. Zehebî ise onun Zühl kabilesinin Sedûs kolundan olduğunu, Ebû Saîd b. Yûnus’un zamanımıza intikal etmemiş olan Târihu Mısr adlı kitabındaki rivayete dayanarak belirtir. Eğitimini Basra’da tamamladıktan sonra Mısır’a yerleşmiş, hayatının geri kalanını Fustat şehrinde geçirmiştir. İbn Hişâm, 13 Rebîülâhir 218 (8 Mayıs 833) tarihinde Fustat ’ta vefat etmiştir. Bazı kaynaklarda 213’te (828) öldüğü nakledilse de kabul edilen tarih 218’dir. Yaşadığı dönem ve özellikleri İbn Hişam’ın yaşadığı dönemi siyasî ve kültürel açıdan incelediğimizde birçok önemli gelişmenin yanı sıra tarihi düzlem de siyasi ortamının hareketli ve çalkantılı bir dönem olduğunu görürüz. Bu yıllar, İslam coğrafyasında Abbasi Devleti hakimdir. Sırasıyla Emîn (809-813) ve Me’mûn (813-833) gibi güçlü halifelerin siyasi üstünlüklerinin yaşandığı bir dönemdir. Dönem, dinî ve ilmî bakımdan ise Ehl-i Sünnet, Şia, Haricîlik, Mutezile, Kaderiyye, Cebriyye gibi mezheplerin ve fikrî grupların aralarındaki ayrılıkların kökleşmeye başladığı bir zaman dilimidir. Bu yıllar, daha sonra tarihsayfalarında okuyacağımız mihne olayları gibi fikri ayrılıkların zamanla siyasete dönüştüğü dönemin alt zeminini oluşturmaktadır.

İlmî hayatı ve şahsiyeti

İbn Hişam, tahsilini doğduğu şehir olan Basra’da almıştır. İlim tahsili için yolculuklar yaptığına ait bir bilgimiz olmamakla beraber, İbn İshak’ın es-Sîre’sini kendisine rivayet eden hocası Ziyâd b. Abdullah el-Bekkâî ile görüşmek üzere Kûfe’ye veya Bağdat’a gitmiş olmalıdır. İbn Hişam’ın Arap şiiri üzerine elde ettiği derin malumatlara ve ensab ilmine dair bilgisine Mısır’da İmam Şafii ile yapmış olduğu sohbetler üzerinden ulaşmaktayız. İbn Hişâm kaynaklarda tarih, ahbâr, ensâb, şiir, nahiv ve lugat âlimi olarak tanıtılmakla birlikte hocaları, eserleri ve görüşleri hakkında bilgi bulunmamaktadır.[1] “Eser müessirin kanıtıdır.” kaidesi gereği onun ilmî derinliğini eseri “Es-Sîretü’n-Nebeviyye” üzerinden okuyoruz. İbn Hişâm’ın eserde yer alan âyet, hadis ve şiirlerdeki garîb kelimeleri açıklarken verdiği bilgiler, onun Arap dili ve edebiyatına vâkıf olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Kelimeleri şiirlerden deliller getirmek suretiyle açıklayan İbn Hişâm, ayrıca Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ başta olmak üzere Yûnus b. Habîb, Ebû Muhriz Halef el-Ahmer, Ebû Zeyd el Ensârî ve Hasan-ı Basrî gibi âlimlerden nakillerde bulunmuştur[2].Bazı tarihî bilgileri esere ilâve etmesi,birtakım kelimelerin okunuşunu belirtmesi ve şahısların nesepleriyle ilgili bilgileri ilâve etmesi, İbn Hişam’ın tarih ilminde, Arap dilinde ve belagatinde sahip olduğu ilmî derinliği ortaya koymaktadır. İlmî şahsiyeti açısından alanının uzmanı olan İmam Şafii, İbn Hişâm’ın dilde hüccet ve Arap dili konusunda iyi yetişmiş bir âlim olduğunu belirtmiştir . Kıftî(ö. 646/1248), Zehebî (748/1348),İbn Kesîr (ö. 774/1373), İbnü’lİmâd (ö. 1089/1679), İbn Hallikân (ö. 681/1282) ve Sehâvî (ö. 902/1497) gibi müellifler, bu eseri Hz. Peygamber’in hayatına dair en sağlam ve en iyi siyer kitabı olarak kabul etmişlerdir.[3]

Eserleri

1- es-Sîretü’n-Nebeviyye:

Kaynaklarda Sîretü İbn Hişâm veya Sîretü Rasûlillâh adıyla da zikredilen bu eser, Hz. Muhammed (sas)’in hayatına dair tamamı günümüze ulaşmış en eski kitap olma özelliğine sahiptir. İbn Hişam’ın bu eseri, Hazreti Peygamberin hayatına ışık tutması yönünden ehemmiyeti olduğu kadar; Kur’an, tefsir, hadis, Arap dili ve edebiyatı yönünden de son derece kıymetlidir. Hazreti Peygamber’in adım adım hayatını anlatılırken, nazil olan ayetler de zikredilmekte, onların nüzul sebepleri açık bir şekilde ortaya konulmaktadır.[4] “Es-Sîretü’n-Nebeviyye” birçokdefa basılmış, şerh ve ihtisar edilmiş, manzum hale getirilmiş ve çeşitli dillere çevrilmiştir. “es- Sîretü’n-Nebeviyye”ye dört ayrı şerh yazılmış olup bunların üçü basılmıştır. En geniş şerhi, Endülüslü muhaddis Abdurrahman b. Abdullah es- Süheylî (ö. 58I/1185) tarafından “er-Ravdü’l-Ünüf fî Şerhi’s- Sîreti’n-Nebeviyye li’bni Hişâm” adıyla kaleme alınmıştır.

2-Kitâbü’t-Tîcân fî mülûki Himyer:

et-Tîcân li-ma’rifeti mülûki’zzamân fî ahbâri Ķahtân adıyla da anılan eserin Vehb b. Münebbih’e ait olup İbn Hişâm tarafından rivayet edildiği ileri sürülmektedir. Güney Arabistan’la ilgili halk hikâyelerinin Tevrat ve İncil hikâyeleriyle karıştırılıp destanlaştırılmasından meydana gelen ve Himyer melikleri hakkında bilgi veren eserin tarihî bir değeri bulunmamaktadır. Kitap, İbn Hişâm’a nisbet edilerek Freitz Krenkow (Haydarâbâd 1347/1928) ve Abdülazîz el- Mekālih (Kahire 1996) tarafından neşredilmiştir.[5]

KAYNAKÇA

Fayda, Mustafa, “İbn Hişam”, DİA, İstanbul 1999, XX, 71-73. Cerrahoğlu, İsmail, “İbn Hişam ve Siresindeki Garibu’l-Kur’anı”, İslam İlimleri Enstitüsü

Dergisi, sayı:III, yıl:1977.

[1] Fayda, Mustafa, “İbn Sa’d”, DİA, XX,71.

 

[2] Fayda, s.72.

 

[3] Fayda, s.72.

 

[4] İsmail Cerrahoğlu, “İbn Hişam ve Siresindeki Garibu’l-Kur’anı”, İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi, sayı:3, yıl:1977.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x