Menü

Eser: Son Peygamber Hz. Muhammed’in (sas) Hayatı

Yazar: Prof. Dr. Kasım Şulul

Değerlendirmeye Alınan Yayın: Siyer Yayınları, 1. Baskı, 2011-07-01, 800 sayfa, ISBN 975-901-4308, ciltsiz

Müellifimiz Kasım Şulul, 1964 Şanlıurfa doğumludur. İslam tarihi alanında farklı üniversitelerde çeşitli ilmî çalışmalar yapmıştır. 2009’da profesör olmuş ve halen Harran Ü. İlahiyat Fakültesi’nde İslam tarihi öğretim üyesi olarak görevine devam etmektedir.

Son Peygamber Hz. Muhammed’in Hayatı isimli eseri oldukça kapsamlı bir eserdir. Bu alandaki en değerli eserlerden sayılabilecek merhum Muhammed Hamidullah hocanın ‘’İslam Peygamberi’’ eserine de yakındır.

Yazarın ‘’Önsöz’’ünden önce sözlerin en güzeli Kur’an-ı Kerim’den Ahzab Suresi 21. Ayet[1] ve Peygamber Efendimiz(s.a.s)’in şairi Hassan b. Sabit (r.a)’ın sözleri[2] bizi karşılamaktadır. Okuyucu bu girizgâhlar ile eseri okumaya başlayınca bu eserden farklı bir hissiyata bürünüp lezzet alacağını düşünüyorum.

Müellif, eserinin ön sözünde kıymetli bilgiler vermektedir. Bunlardan biri de siyer ve sahabe tabakatı arasında organik bir bağ olduğu ve siyerin doğal bir uzantısı olduğunu belirterek sahabe hakkında çeşitli kaynaklardan bilgiler vermiş, onların bizim için önemine dikkat çekmektedir.[3] Yani eserinin başında siyer usulüne dair önemli bilgiler vermektedir.

Eser, bir ders kitabı niteliğindedir. Bunu ‘’Giriş’’ kısmından itibaren görebiliyoruz; Siyer Araştırmaları, Siyer’in Önemi, Siyer-Megazi Kaynakları, müellifin amacı, aktardığı konu ve yöntemi, kullandığı kaynaklar ve plan gibi başlıklarla müellif, hem eserini tanıtmaktadır hem de araştırmacılara yol göstermektedir. Biz bunu Hamidullah hocanın eserinde de görmekteyiz.

Plan kısmı[4]nda müellif eserinin özelliklerinden bahsetmektedir; Bu araştırma bir giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır.

Eserin iki ana bölümüşu şekildedir;

1. Hz. Peygamber Devri- Mekke Dönemi: Peygamberlik öncesi ve Peygamberlik sonrasını kapsamaktadır.

2. Hz. Peygamber Dönemi- Medine Dönemi: Hicri 1. Yıl-Hicri 11.yıl arasında olan olayları kapsamaktadır.

Müellif bu iki bölüm hakkında farklı özelliklere sahip ve biri diğerinin devamı ve üzerine kurulu demektedir. Buradaki aktardığı olayları kronoloji gözeterek aktarmaktadır ve tarihleri ittifak edilen tarihler üzerinden aktarmaktadır. Genellikle ‘’vukû tarihi’’ üzerine bir aktarımı mevcuttur. İki bölümde de önce siyer olayları ve tarihleri iki sütundan oluşan bir çerçeve içinde verilmiştir. Sütunların ilkinde siyer olayları –başlık hâlinde- yer almaktadır. İkinci sütunda söz konusu siyer olaylarının kabul gören tarihleri kaydedilmiştir. Bazen tarihler yıl-gün-ay sırasıyla verilmiştir. Zira böyle tarihlerin daha çok öncelikle yılı, sonra ise ayı üzerinde ittifak mevcuttur. Bu tablolar aynı zamanda anlatılacak siyer hadiselerinin başlıklarıdır. Tarihlerin yer aldığı ikinci sütunda bazen birbirini açan ve tamamlayan iki tarih yer alabilmektedir: Bunların ilki birden fazla ravi tarafından kabul edilen ve genelde hadisenin vuku bulduğu ay ve yılı gösterir. İkincisi ise daha çok münferit olarak kabul edilen ve hadisenin vuku bulduğu vakti –gün-ay-yıl şeklinde- daha ayrıntılı olarak belirleme özelliğine sahiptir.[5]

Akabinde eserinde niçin hicri-miladi takvimlendirmeleri yapmadığını sadece hicri takvimi kullandığını aktarmaktadır. Şöyle ki, hicri tarihleri miladi tarihe çevirme konusunda ilmi çevrelerde genel kabul görmüş ortak bir yöntem henüz ortaya konmamıştır ve araştırmacıların ulaştığı sonuçlar farklıdır.

Ardından sırasıyla ‘’Tenbih, Kaynaklar ve Ekler’’ bölümleriyle eser sona ermektedir. Bunlar şahıs ile yer isimleri ve önemli terimlerden oluşan bir indeks ile üç tanedir.‘’Ekler’’ bölümünde Hz. Peygamber (sas) Dönemindeki Kabileler(Kahtaniler ve Adnanîler), Siyer Terimleri ve Özel İsimler Karma Sözlüğü ’ne yer vermektedir. Burada göreceğimiz şemalar siyer-megazi açısından önemlidir. Sözlük kısmı da bu eseri ve nicelerini anlamak için yol gösterici niteliktedir.

1. BÖLÜM: HZ. PEYGAMBER DEVRİ-MEKKE DÖNEMİ

Müellif bu bölüme İbrahim Suresi 37. ayet[6] ile giriş yapmaktadır. Sebebini şöyle düşünebiliriz;Neden Islam dininin Mekke’de zuhur etmiştir? sorusunun cevabı niteliğindedir. Nitekim  Resulullah (s.a.s)’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Ben, babam İbrâhim’induâsıyım…[7]O’nun bu sözü burada bu ayet ile giriş yapılmasının sebebi hikmetini açıklamaktadır.Ardından peygamberlik öncesi döneme ait bir kavram olan ‘’Cahiliye’’ kavramını açıklamaktadır. Ardından Efendimiz’in (s.a.s) peygamberliğinin geldiği coğrafya hakkında bilgi vermektedir. Bu bilgileri haritalarla zenginleştirdiğini görmekteyiz.

Mekke Dönemi-Peygamberlik Öncesi

Burada müellifin eseri boyunca kronolojik olarak hazırladığı siyer olayları tablosunun ilk basamağı olan Efendimiz (s.a.s)’in babası Abdullah’ın doğumunu ekseriyetle kabul gören tarihiyle birlikte görmekteyiz. Akabinde Hz. Muhammed’in (s.a.s)’in soyunu ve bazı şahsiyetleri, Fil Vakası’nı, Efendimiz (s.a.s)’in doğumunu,sütanneye verilmesini, bebekliğine ait bir olay olan ‘’Şakkı Sadr(Göğsünün Yarılması)’’ mucizesini, çocukluğu ve gençliğine dair yaşadıklarını açık ve anlaşılır bir şekilde okumaktayız; annesinin vefatı, amcasının himayesine girişi, RahibBahira hadisesi, Hılfu’l-Füdul Cemiyeti’ne katılması, Hz. Hatice (r.anha) ile evlenmesi gibi…  Şu da dikkatimizi çekmektedir ki, müellif düzenlediği kronolojik sütunun düzenini bozmadan rastgelen tarihe göre o olaydan veyahut kişiden de bahsetmiş veya hiç bahsetmeden sadece olayı kaydetmiştir. Örneğin; Efendimiz (s.a.s)’in babası Abdullah’ın doğumu, Hz. Ebû Bekir’in ve Hz.Ali’nin (r.anhum)’nin doğumu gibi.

Mekke Dönemi-Peygamberlik Sonrası

Bu kısmın ayeti kerimesi En’am Suresi, 124. ayet[8]tir. Bu ayetî kerimenin nüzul sebebini araştırdığımızda karşımıza iki müşriğin peygamberliğin Efendimiz’ e (s.a.s) gelişini küçümseyen rivayetler çıkacaktır[9]. Müellif, Efendimiz’in peygamberliği konusunun açılışını bu ayetle yaparak bu seçimin ancak Allah’a (c.c) ait olduğunu tasdik ederek okuyucunun nazarına vermiştir.

Bu bahiste evvela ‘’Peygamberlik’’ kavramını özellikleri, görevleri, alamet ve delillerine dair kapsamlı bilgileri, yine bu konuya dair vahiy, resul ve nebî, inzal ve bi’set kavramlarıyla müellif zihnimizde hiçbir soru işareti kalmayıp daha iyi istifade etmemiz adına bir zemin oluşturmaktadır. Devamında müellifin eseri boyunca kronolojik olarak hazırladığı siyer olayları tablosuna rastgelen Hz. Muhammed (s.a.s)’in Peygamberliğinin başlaması (bi’set) ve Kur’an’ın nüzulüne dair kaydettiği bilgiyi görmekteyiz. Ardından geçmiş peygamberlerin Hz. Muhammed’in (s.a.s)’in Peygamberliğini müjdelemesi, Resulullah’ın peygamberlikten önceki ibadetini ve inzivaya çekilmesi, ilk ve en son nâzil olan Kur’an ayetleri, hikmetleri ve sonrasında gerçekleşen olayları okumaktayız. Efendimiz’in (s.a.s) peygamberliğinin duyurması ve İslam’ın yayılışı üzerine İslam’a gizli ve açıktan davet safhaları,Darulerkam’da daveti, Habeşistan’a hicreti, Müslümanlara uygulanan boykotu, ‘’Şakk-ı Kamer(Ayın İkiye Yarılması)’’ hadisesi, Hz. Hatice’nin (r.a) vefatı, ‘’İsra ve Miraç’’ mucizesi, ‘’Akabe Biatleri’’, Medine’ye hicret emri gibi olayları okumaktayız.

2. BÖLÜM: MEDİNE DÖNEMİ

Elbette Medine döneminin de bir ayeti olmalıydı. Müellif bu bölümün ayeti kerimesini İsra Suresi 80. Ayet[10] olarak belirlemektedir. Bu ayeti anlamak için kaynaklara müracaaat ettiğimizde Resulullah (s.a.s) Mekke’de hicret emriyle birlikte, başka bir rivayette ise Tebük’ten dönüşü hakkındanâzil olduğunu okumaktayız[11]. Medine’nin hicret yurdu olması açısından tamamlayıcı bir ayet olmaktadır.

Medine dönemi başlığı altında hicri 11’e kadar gerçekleşen olayları okumaktayız. Bunlar Resulullah’ın (s.a.v) hicretinden başlayıp Hz. Ebubekir’in (r.a) hilafeti ve ertelenen Suriye seferiyle sona ermektedir. İslamiyetin devlet olması ve sistemleşmesinin belgesi ve İslam’ın ilk anayasası ‘’Medine Vesikası’’nın tanzimi, mahiyeti ve maddelerini, savaş iznin çıkması üzerine seriyye ve gazveleri, İslam’ı kabul etmek için gelen veya kabul etmek için gelen heyetleri, Efendimiz’in  (s.a.s) izdivaçları gibi benzer olayları kronolojik bir düzen içinde okumaktayız. Burada şu dikkatimizi çekmektedir ki, ‘’savaş izninin çıkması’’ başlığı çerçevesinde İslam ve savaş, savaş ve ahlak gibi mevzular da ayrıca işlenmektedir.

Aynı zamanda hicri 4. yılda Zeyd b. Sabit’in (r.a) İbranice öğrenmesi konusu geçmektedir. Müellif yine burada tamamlayıcı olması açısından ‘’Efendimiz (s.a.s) devrinde dil öğrenimi’’ mevzusunu da ele almıştır. Eserimizin pek çok yerinde bu ufuk açıcı tamamlayıcı bilgilere yer yer rastlamaktayız.

‘’Son Peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.s) Hayatı’’ araştırmacılar için dopdolu bir kitaptır; usül, yöntem ve tabii ki litaratür anlamında. Kronolojik bir siyer çalışması olması da işimizi kolaylaştırmaktadır. Ekler ve bir de sözlükle zenginleştirilmiş olması da okuyucuya katkı sağlamaktadır.


[1][1] ‘’Andolsun ki, Resulullah’da sizin için, Allah’a ve ahirat gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için en güzel bir örnek vardır.’’ 33/21

[2] ‘’Sözlerimle Muhammed’i övmüş olmadım./Bilakis Muhammed’ten bahsetmekle sözlerime değer kazandırmış oldum.’’Hassan b. Sabit (r.a) (v.60/680?)

[3] ŞULUL, Kasım, Son Peygamber Hz. Muhammed’in Hayatı, Siyer Yay.  sf. 23-24

[4] ŞULUL, Kasım, Son Peygamber Hz. Muhammed’in Hayatı, Siyer Yay.  sf. 49-50

[5] ŞULUL, Kasım, Son Peygamber Hz. Muhammed’in Hayatı, Siyer Yay. , sf. 49-50

[6] ‘’Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem’inin (Kâbe’nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.’’ (14/37)

[7]İbniHişâm, Sîre: 1/175; Taberî, Tarih: 2/128

[8] ‘’Onlara bir âyet geldiğinde, Allah’ın elçilerine verilenin benzeri bize de verilmedikçe kesinlikle inanmayız, dediler. Allah, peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir. Suç işleyenlere, yapmakta oldukları hilelere karşılık Allah tarafından aşağılık ve çetin bir azap erişecektir.’’ (6/124)

[9] ÇETİNER, Bedreddin, Fatiha’dan Nâs’aEsbâb-ı Nüzul, Çağrı Yay. C. 1, sf. 385

[10]’Ve şöyle niyaz et: Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver.’’(17/80)

[11] ÇETİNER, Bedreddin, Fatiha’dan Nâs’aEsbâb-ı Nüzul, Çağrı Yay. C. 2, sf. 572-573

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x