Menü
Avni Çebi
Avni Çebi
Cami Mimarisinde Kaybettiğimiz Hikmetin Peşinde Olmak
Mayıs 3, 2025
Yazarın Tüm Yazıları

Bir eseri inşa ederken mekân, zaman, varlıklar ve insan arasındaki uyum ve sürdürülebilirliği öncelememiz gerekir. Bu ölçüler üzerinde inşa edilen yapılar zamanın yıpratıcılığına karşı ayakta kalmış, toplumsal ortak hafızamızın mekânlarına dönüşmüşlerdir. Biz bu zamanı aşan eserler etrafından kimliğimizi ve geleceğimizi inşa ederek, sağlam bir zeminde var olabiliriz. Camilerimiz ve külliyeleri bu noktada bizi biz yapan başyapıtlarımızdır.

Bugün şehirlerimizin geldiği yeni durumda, cami mimarisinde yeni yaklaşımlara ihtiyacımız bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili günümüzde arayışlar artmaktadır. Konuyla ilgili sempozyum ve paneller yapılmakta, konunun tarafları bir araya gelerek yeni fikirler ve açılımlara ortaya koymaktadırlar. Üretilen bu bilgi ve birikim, bugünün bilim ve teknolojisi ile dünün bilgeliği ve ustalığı harmanlamalı günümüz şehirli insanının ihtiyaçlarına cevap aramalıyız.

Günümüzde şehirlerimizde, göç sonrası dar imkânlarla yapılan camilerin yerine şehirlinin toplumsal ihtiyaçlarını ve beklentilerini merkeze alan yeni bir mimari yaklaşıma ihtiyaç oluşmuştur. Şehre estetik değer katarken manevi bir iklimi oluşturacak unsurlar mimari de kullanılmalı ve camilerimiz abartılı olmayacak şekilde çevre ve topografya ile uyumlu tasarlanmalıdır.

Cami, İnsan ve Çevresi

Cami ve çevresindeki bütün sosyal donatı mekânları çevredeki dokuyla uyumlu sadelik, zariflik ve bütünlük anlayışı içerisinde oluşturulmaya çalışılmalıdır. Cami ve çevresi düzenlenirken cemaatin namaz sonrası boş vakitlerini cami çevresinde daha anlamlı ve dolu geçirmesine imkân sağlayacak, uygun donatı alanları, bahçe ve yeşil alan düzenlenmeleri yapılmalıdır.

Cami için tahsis edilen arazi alanın kullanımında, cami olabildiğince küçük, sosyal donatı alanları olabildiğince büyük yapılmalıdır. Cami ve çevresi bütün gün farklı yaş gruplarından müminlerin farklı ihtiyaçlarını karşılayan yaşam alanı olarak inşa edilmelidir.

Cami ve çevresi hayatın merkezinde insanların buluştuğu, halleştiği, gün içerisinde huzur bularak kullandığı, anlamlı vakitleri paylaştığı mekânlara sahip olmalıdır.

Cami ve donatı alanları, erişilebilir ve engelsiz mimari anlayışı ile bütün alanlarında gerçekleştirilmelidir. Kadınlar, yaşlılar, engelliler ve çocuklar için cami daha erişilebilir, huzur verici bir atmosferde yapılmalıdır.

Kentleşme ve aile bireylerinin iş hayatına daha çok katılmasıyla ortaya çıkan yeni ihtiyaçlara cevap verilmelidir. Özellikle hanımların camide kadınlık onuruna yakışır, erişilebilir, rahat mekânlarda; abdest alma ve namaz kılma ihtiyacı kolaylaştırılmalıdır. Bunun için cami içerisinde hanımlara ayrılan mekân gerekli büyüklükte, gereğinde annelik sorumluluğunu yerine getirecek şekilde, çocuk bakım ve emzirme odasına sahip olmalıdır. Çocuk arabası ile camiye gelen anneler, hanımlar namaz kılma yerine kadar engelsiz bir şekilde gelebilmeli çocuk arabası için park yerine sahip olmalıdır. Hanımların abdest yerleri namaz kılma mekânın içerinde oluşturulmalı ve Bayan WC’leri hanımların namaz mekânına yakın yapılmalıdır. Çocuğu ile şehri kullanan bütün annelere cami imkân oluşturmalı, rahatlatmalı ve huzur vermelidir.

Çocuklarımız cami ile büyümeli onun ile ilgili canlı, tatlı hatıralara sahip olmalıdır. Cami adeta onlar için yapılmalı, onların müsaade ettiği kadar biz büyüklere de yer olmalıdır. Onların coşku ve heyecanına saygı göstermeliyiz. Cami adeta onların enerjilerini boşalttığı, boşaltırken ruhen ve zihnen dönüştüğü bir mekân olmalıdır. Kendileri ve dedeleri ile geldikleri zaman bir mimari eserin bütünlüğü ve uyumunu görmeli, dokunmalı, duymalı ve estetik heyecanını mimarinin bütün alanlarında ve mekan kullanımında; süslemeden hatta, peyzajdan ölçü ve orana, sadelikten güzelliğe, sükûnetten derinliğe, yalnızlıktan cemaate kadar fark etmeli, hissetmeli, dokunmalı ve yaşamalıdır. Camide çok amaçlı salonlar oluşturulmalı hayatın bütün ihtiyaçlarına karşılık gelen mekanları, onların eğlenirken öğrenmesini sağlayacak şekilde oluşturmalıyız.

Caminin bütün mekânları günün her saati amaçlara uygun olarak dönüşmeli ve verimli kullanılmalı, emeklerimiz ve imkânlarımız olabildiğince halk için değerlendirilmelidir.

Nüfusumuz hızla yaşlanıyor caminin yaşlıların erişimi kolaylaşmalı merdivenler olabildiğince azaltılmalı ve standartlara uygun eğimde yürüyüş rampaları yapılmalıdır. Camilerimizi güzel kılan, oraya rahmeti indiren ve derinlik kazandıran yaşlılarımız için cami ömürlerinin son yıllarını huzurlu geçirdiği ikinci ev olmalıdır.

Engelli vatandaşlarımız için camilerimiz engelsiz hâle bütün mekânlarda getirilmelidir.

Emekli ve yaşlı cemaatin cami etrafında gününü geçirebileceği hizmet alanları üretilmelidir. Kıraathane şeklinde nezih ortamlar ülkemiz insanın günümüzde geldiği refah seviyesi ve ihtiyaçlarına uygun olarak gerekli konfor şartlarında gerçekleştirilmelidir.

Yeşil dokunun şehir içerisinde kaybolduğu bir zamanda, cami adeta bir vaha gibi olmalı, müminleri davet edecek, ferahlatacak, dinlendirecek, onaracak yeşil dokuya ağaçları, gülleri, sarmaşıkları ile sahip olmalıdır. Kaybettiğimiz yitik cenneti camide hissetmeliyiz ve yaşamalıyız.

Camilerimiz yalnız namaz vakitleri kullanılan namazgah mekânı olmaktan çıkarılmalıdır. Cemaatin bütün gün ihtiyaçlarını rahat ve huzur içerisinde karşıladığı, dostlarını çoğalttığı ve imkânlarını paylaştığı kendisini bedenen, ruhen ve zihnen iyi hissettiği tam iyilik mekânına dönüştürülmeliyiz.

Cami İnşa Ederken Sekiz Temel Prensip

Camilerimiz hayatımızı mamur edecek bir mimari anlayışı ile iç ve dış mekânın tasarımında; projeden uygulamaya, malzemeden inşa edilmesine kadar içermelidir. İmar kavramı bildiğiniz gibi mamur etmek, bayındır etmek, inşa etmek, yapmak anlamına geliyor. Cami inşasının bütün aşamalarında doğru ihtiyaç analizleri ilgili tarafların ve cemaatin katılımı ile bütün boyutları ile yapılmalıdır. Yapılacak mimari eserde 8 temel prensibe ve husussa dikkat etmeliyiz.

Bunlardan birincisi ürünün İşlevsel” olması konusudur, yapılan eser bir veya birden fazla ihtiyacı karşılayabilir işlevsellikte olmasıdır. Cami inşa edilirken yerel ihtiyaçlar, cemaatin isteklerini, günümüz insanın ihtiyaçlarına cevap vermeli, 24 saat insana ve ihtiyaçlarına hizmet edecek şekilde gerçekleştirilmelidir. Bunun için gerekli işlev ve ihtiyaç analizi çalışması yapılmalıdır. Caminin birinci işlevi namaz kılmak ve ibadet etmek olmakla beraber, içinde ve dışında müminlerin insani ilişkisini besleyecek, entelektüel gelişimini sağlayacak ve dostların arttırılmasını karşılayacak mekânlarla muhabbetimizi ve dayanışmamızı arttırmaya yardımcı olmalıdır.

İkinci prensip ürünün “Sağlam” olmasıdır yapılacak eser uzun bir süre ihtiyacı karşılayacak sağlamlıkta yapılmalı ve güvenli bir bina olmalıdır. Ülkemiz deprem gerçeği gereği cami olası bir depremde ayakta kalmalı ve olağanüstü olaylarda çevre halka hizmet edecek şekilde bir kısım donatı alanlarına sahip olacak şekilde yapılmalı ve afet gibi durumlarda kamu hizmet binası olarak görev yapmalıdır.

Üçüncü prensip, ürünün “Estetik” olmasıdır; yapılan mimari eserin hoş, ölçülü, orantılı, güzel, sade ve uyumlu olmalı, bütün parçaları kendi içinde ve çevresi ile bütünlük oluşturarak insanın estetik zevkini arttıracak şekilde inşa edilmelidir.  Cami dış ve iç mekânlarında uhrevi bir atmosfer sağlamalı, kişiyi dış ortamdan kurtararak kendisine has olan iklime çekebilmedir.

Dördüncü prensip, ürünün “Ergonomik” olmasıdır. Camilerimizi insan için üretiyoruz. İnsan ömrü dinamiktir, birçok evreden ve halden geçer, yaşlılık, çocukluk, engellilik ve hastalık gibi. Dinamik insan ömrü ile statik bina arasında sürdürülebilir bir ilişkiyi bütün mekânlarda sağlamamız gerekir. Binanın bütün mimari tasarımının, bölümlerin ve kullanılan eşyaların insanın doğasına ve ölçülerine uygun, kullanışlı olması sağlanmalı, caminin erişilebilir ve engelsiz olması bütün mekânlarda sağlanmalıdır.

Beşinci prensip, eser “Sıhhi” olmadır. Üretim sürecinde kullanılan bütün malzemeler insan sağlığını korumalı ve geliştirmelidir. Kullanım sürecinde sağlığa uygunluk ve temizlik kurallarına dikkat edilmeli, sağlıklı bir iklim ve iklimlendirme bütün mekânlarda sağlanmalıdır. Işık ve ses düzeni caminin gerektirdiği aydınlığı ve dinginliği sağlayacak şekilde yapılmalıdır.

Altıncı prensip, ürünün “Çevreci” malzeme ve işlemlerle yapılması, topografyaya saygılı, eko sistemle uyumlu, çevreye duyarlı imkân ve teknolojiler kullanılarak yaşamın bütün bileşenlerine saygılı; varlık âlemindeki bütün bitki ve hayvanların yaşam hakkına duyarlı, onlarla uyumlu ve dengeli bir varlık düzeni içerisinde camilerimiz yapılmalıdır.

Yedinci prensip “Hakkaniyet” insan emeğine ve alın terine değer veren ahlâki ve adil bir anlayışı üretimin bütün süreçlerinde gerçekleştirilmelidir. İşin gerçekleştirmesinde malzeme seçimi ve alımlarından, işin yaptırılmasına kadar bütün safhalarında paydaşların asıl işveren ve alt işveren olarak hak ve hukuku gözetilmeli, karşılıklı iyi niyet, sözlere ve sözleşmelere riayet edilmelidir. İşin gerçekleşmesi için katkı yapan bağışçı ve yardımcı olan kişilerin iyi niyetleri suistimal edilmemeli ve işin inşa safhaları ile ilgili olarak cemaat sürekli bilgilendirmeli, açık ve şeffaf olmaya özen gösterilmelidir.

Sekizinci prensip ürünün “Ekonomik” olması, abartılardan kaçınılması, basit ve kullanışlı yapılmalı, oran ve ölçek ekonomisi uygulanmalı, her türlü israf ve gösterişten kaçınılmalı, büyüklük gösterişinden uzak durulmalı, işlevsel zenginleştirme sağlanmalı, erişebilir ve ucuz olması sağlanmalıdır.

Bir üründe özelliklerden biri bazen diğerinden öncelikli olabilir. Caminin gerçekleştirme aşamasında bazı mekân ve bölümlerde bazı prensipler birinin önüne çıkabilir, önem sırası farklı olabilir. Bazen ekonomi öne geçiyor, bazen sağlamlık, bazen estetik olması… Sonuçta hepsinde amaç insanla insan, insanla çevre, insanla âlem arasında düzgün ve bütüncül bir ilişki ağının sürdürülebilir kılınmasıdır. Hakkın rızası adına yapılan işlerde halkın rızasını gözetmeliyiz. Camilerimizi hikmetli bir şekilde, infak anlayışımızdan gelen ihsan ile imar etmeli ve ihlâsımıza zarar vermemeliyiz.

Herkes İçin Cami

İslâm mimarisinin şimdiye kadar getirdiği anlayış ve külliye uygulaması modern mimari, malzeme, imkânlarla zenginleştirilerek yeniden yorumlanmalı, günümüz şehirli insanın ihtiyaçlarına cevap vermeli, cami adeta şehrin en nezih ve ferah zaman geçirilecek yeri ve mekânı haline bütün yaş grupları için getirilmelidir.

Namaz kılanı veya kılmayanı ile bütün insanlarımız camiye ait mekânlarda kendisine ait bir yer olduğunu bilmeli, âdeta insanımız cami ile barışmalı onda kendi kaybettiği ihsanı, güzelliği, dinginliği ve medeniyeti bulmalıdır.

“Herkes için cami” anlayışını eserin bütün unsurlarına yaymalıyız. Cami doğumdan ölüme kadar yaşamın bütün evrelerinde hatıralarımız, umutlarımızın ve gerçekliğimizin mekânı olmalıdır. Dün, bugün ve gelecek zamanı harmanlamalı, anı kıymetli kılacağımız mekânımız olmalıdır. Bizi kucaklamalı, sarmalı, onarmalı ve âlemle bütünleştirmelidir.” Hamd olsun Âlemlerin Rabbine” hakikatini camiyi âleme çevirerek yaşamalı ve yaşatmalıyız. Cümle âlemin bir olduğu, birliğimizin ve bütünlüğümüzün yaşayan mekânı olarak camilerimizi hep birlikte inşa etmeliyiz.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Hissetmekten mi korkuyorum, yoksa unuttum mu?...
Mehmet Kaman
Dijital Teknolojinin Ahlâkı ve Toplumsal Çürüme Ü...
Sadi Özgül
Cami Mimarisinde Kaybettiğimiz Hikmetin Peşinde Ol...
Avni Çebi
Ait Olmadığımız Dünyalarda Çürümek...
Şule Beşinci
Psiko-Sosyal Açıdan Güvenin Yitimi...
Ferhat Kardaş
RÖPÖRTAJLAR
“Hakikat algısının aşınmasıyla çürüyen insan ve ...
Ahmet Mercan
“Reform edilmesi gereken bir şey varsa o da modern...
Recep Şentürk
Öz eleştiri, varlığımızı geleceğe taşıma konusunda...
Temel Hazıroğlu
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Değişemeyen mi çürür, çürümek mi değişimdir?...
Abdülhamit Güler
Sinema Sanat Olmasaydı, Çoktan Bitmişti......
Abdülhamit Güler
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Bir Mabedler Şehridir Ankara
Mikail Çolak
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Dost Saliha Olandır
Rumeysa Döğer
Ya Hanzala Münafık Olmuş Olsaydı?...
Rumeysa Döğer
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Yahya İbrahim Hasan Sinvar: Filistin Davasının Bir...
Selcan Çakar
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x