Menü
Ayşe Aydoğdu
Ayşe Aydoğdu
Leziz ve Zelil
Mayıs 3, 2025
Yazarın Tüm Yazıları

Olgunlaşma ve çürüme arasında çok ince bir ayar var. Zaman bakımından uzak bir mesafe bulunmuyor lakin netice itibarı ile makas son derece açık. Olgunlaşma yani kâmil seviyeye ulaşma ne eksik ne fazla tam olması gerektiği kıvamda varlığını ortaya koymak iken çürüme; leyyin lisan ile ifade etmek gerekirse “olgunluğun tefrite kaçması” şeklinde harflerle kombin edilebilir. Daha düz bir söylemle ayarın bozulması, aşırılık, taşkınlık.

Bir meyvenin olgun hali en leziz hali iken çok sürmeden çürümeye geçmesi onun artık leziz değil zelil halidir. Kokusu, suyu, şeker oranı, dokusu tam ölçüsünde olduğunda iştah kabartırken bu evreyi geçtiğinde yüz çevrilen, yanından geçerken burnumuzu tıkadığımız, hızlıca uzaklaşmak istediğimiz, mide bulandıran bir versiyonundadır artık. Lezizliği ile zelilliği mücadelededir. Zelillik yayılmacı bir politika ile geniş alanlara hükmetmek isterken lezizlik telaşsız fakat aceleci tabiatı ile vaktin evladı olmayı ihtar eder.

Mevzumuz sadece meyve ile mahdud olsa müşkül yok. İnsan-ı kâmil yani olgun ne eksiği ne fazlası bulunan insan olmak gibi bir Kızıl Elma’mız var. Yok mu yoksa? Elma bir meyveden öte, Öte’lere gebe!

Çürümeye Yürüme

Kemalat yani olgunlaşma yolculuğumuzda ham/çiğ kalmakla çürümeye yürümek arasında sürekli bir denge tutturma gayretimiz yok mu? Olmalı. Bu seyrüsefere hizmet eden azıkların başında ahlâk geliyor. Hatta başlangıç da ahlâk, ana yemek de ahlâk, sonunu tatlıya bağlamak da ancak ahlâkla mümkün. Kendilik yolculuğunun başını, ömrün ortasını, insanlığın sonunu ez cümle tüm varlığı ve kâinatı teşmil eden ahlâk. Nasıl bir ahlâk? Kuşatıcı evet ve fakat olgunluktan yorgunluğa uğramayacak doygunlukta bir ahlâk.

İnsanlığın En Leziz Hali

Ferdi dolayısı ile içtimai manada olgun bir ahlâkın uygulanabilirliğinin ispatı, ete kemiğe bürünmüş hali, tüm zamanlarda parmakla gösterilecek yegâne model, insanlığın -tabiri caizse- en leziz kıvamı şüphesiz Hz. Muhammed. “En” tabiri ilk etapta uçları temsil etse de O’nunla yan yana geldiğinde itidali tertip ediyor. Ahlâkın çürümeden, yozlaşmadan, kokuşmadan ikmal edilebilirliğinin somut ölçü birimi “en”ler, O’nun şahsında ve karakterinde muvazene buluyor.

Tüm Kategorileri Altüst Eden O Liste!

Bu bağlamda siyasetten ekonomiye, psikolojiden sosyolojiye, eğitimden kültüre, sanattan spora hemen her alanda ahsen-i takvim idealinde bir ahlâkın sürdürülebilirliği için bir “to do list” hazırlamak icab etse En Sevgili’nin En’leri tüm dünya listelerini alt üst eder. İnsanlığın fert fert özgünlüğünü muhafaza ederken estetize eden bir torna, bir mikyas!

Kişisel Ahlâk Organizayonu

Sözü çok yormadan haydi En Sevgili’nin En’leri ile dinlenelim. En başta kişisel ahlâk organizasyonumuzu -burada bir kısmını alabildiğimiz listeye göre- “check edelim!” İlk olarak da nefes nefese koşan beşerler olarak nefes kesen Ahzab 21’in serin gölgeliğinde soluklanarak insanlaşalım. Önden buyurunuz. Nezaket de ahlâka dahildir ne de olsa değil mi?

“Andolsun ki, sizden Allah’a ve âhiret gününe kavuşacağını uman ve Allah’ı çok zikreden (mü’min)ler için Rasûlullâh’ta üsve-i hasene (en mükemmel örnek) vardır.”

Bugüne kadar sık sık “en” listeleri gördük. Pek çok alanın en iyileri periyodik olarak açıklanır. Küresel ve yerel ölçekte tespit edilen bu listelerin kriterlerini kimlerin oluşturduğunu çoğu zaman bilmeyiz. Bazılarına itibar etmeyiz; ardında siyasi/ideolojik kaygılar olduğunu düşünür, listelerin buna göre düzenlendiğini ve bir üst aklın büyük planının bir parçası olarak insanlara pompaladığını konuşuruz.

Tüm Zamanların En’leri

Müslümanlar olarak “en” denildiğinde bizim aklımıza gelen ise “En Sevgili” olan; Allah Resûlü Hz. Muhammed’dir. “And olsun ki sizden Allah’a ve âhiret gününe kavuşacağını uman ve Allah’ı çok zikreden (mü’min)ler için Rasûlullâh’ta üsve-i hasene (en mükemmel örnek) vardır” ayetiyle sabit bir gerçek ki O (sas) yaşantısıyla ümmete tüm zamanların en’lerini göstermiştir.

“En” listelerinin gözleri kamaştırdığı günümüz dünyasında insanlığın iftihar tablosu Efendimiz’in işaret ettiği en’leri yakalamaya çalışmak ahlâki çürümenin önüne geçmek için atılacak en isabetli adımlardır.

Peygamber Efendimiz, sadece yaptıklarıyla değil yapmadıklarıyla da sırf sözleriyle değil sukutuyla da en güzel örnektir. Öyle kuşatıcı bir gönle sahiptir ki bazı hadislerinde huzura giden yolun kestirmesini tarif etmiştir. Hadislerinin bir kısmında “en hayırlısı, en sevimlisi” diyerek vizyon belirlerken bir kısmında “şunları yapsa kâfidir” diyerek İslâm’ın kolaylık dini olduğunu göstermiştir. Dini yaşantının istidatlara göre asgari ve azami seviyesini açıklamıştır. Ruhi ve bedeni durumu elverişli olmayanlar dini tecrübelerinde asgarisini uygular ve ümit var olur. İmkân sahipleri ise “en” olabilmek için hayrın her türlüsünde yarışır. Bu üslup ve beyanında bile Resûlullah’ın etki alanının toplumun her kesimine ve insan tipine nüfuz edecek genişlikte olduğunu müşahede ediyoruz.

İnsanlığın soykırımla, yolsuzlukla, kapitalist/hedonist/nihilist/narsisist ve daha pek çeşitli akımlarla kendini kaybettiği şu “garip zamanlar”da ahlâkın şahikasına tırmanmak, “kardeşlerim!” hitabına mazhar olmak için En Sevgili’nin En’lerini gündemimize tekrar taşıyalım.

En Üstün İyilik

“Sadakanın en üstünü, güçlü kuvvetliyken, sıhhatin yerindeyken, cimriliğin üzerinde fakir düşmekten endişe etmekteyken, daha büyük zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakadır. (Bu işi) can boğaza gelip de falana şu kadar filana bu kadar demeye bırakma. Zaten o an mirasın, şunun veya bunun olmuş demektir.”

Sadaka denildiğinde akla ilk gelen muhtaçlara sağlanan maddi yardımlardır. Fakat sadaka kavramının hacmi daha geniştir. Allah’ın rızasını kazanmak maksadıyla yapılan her iyilik sadaka kapsamındadır. Hadis-i şerifte sadakaya üstünlük vasfını kazandıran şeyin onun miktarı değil zamanlaması olduğunu görüyoruz. Hayra mâni olan duyguların yoğunluğuna rağmen iyilikte ısrar etmenin üstünlük olduğunu anlıyoruz.

En Güzel Söz

“Sözlerin en güzeli, Allah’ın kitabıdır. Yolların en doğrusu Muhammed’in yoludur.”

Medeniyetler teoriler ve bunları uygulama şekilleriyle var olmuşlardır. Batının da doğunun da bir sözü yani teklifi, iddiası vardır. Hak ile batıl arasındaki mücadele söz mücadelesidir. Söylenmiş ve söylenecek tüm sözlere meydan okuyan, İslâm’ın insanlığa sunduğu hakikat Kur’ân-ı Kerîm’dir. Sözlerin en güzeli belagat ve muhteviyatıyla yeryüzünde rakip tanımayacak bir icazda olan Allah kelamıdır.

Resûlullah’ın hayatı ise Allah kelamının ete kemiğe bürünmüş halidir. O’nun yolu Allah’ın ortaya koyduğu teorinin “En Güzel Örnek” olarak pratiğe çevrilmesidir. Resûlullah bir beşerdir. Bizler de beşer olarak O’nu taklit ve takiple mükellefiz. Sünnetiyle bir hayat tarzı teklifinde bulunmuştur. Öyle bir teklif ki hüsn-ü kabul ile baş tâcı edenleri daha dünyadayken cennetle müjdelenecek kıvama getirmiştir.

En Üstün Amel

“Peygamber’e (sas) “en üstün amel nedir?” diye soruldu. Allah ve Resûlü’ne inanmaktır, buyurdu.”

Her organın kendisine göre bir ameli vardır. Kalbin ameli olan iman en üstün amel olarak nitelenmiştir. Fakat imanın sadece “kabul”den ibaret olmadığı da bir gerçektir. İmanın dinamizmi Müslümanların hal ve hareketlerinde görülmelidir ki en üstün amel düzeyine çıkabilsin. Efendimizin hayat pratikleri ile sadrındaki iman arasında tam zamanlı ve kusursuz bir senkronizasyon vardı. Bu sebeple Allah Rasûlü’nün adımlarını takip etmek en üstün ameldir.

En Üstün Cihad

“Cihadın en üstünü zalim sultana karşı doğruyu söylemektir.”

Hakkı yaşama ve yayma olan cihadın en cesaret isteyeni zalim karşısında dimdik durmaktır. Zalim sultan sadece bir devlet başkanı olarak sınırlandırılmamalıdır. Toplumu geniş ölçüde etkileyen güç odaklarının en üst temsilcisidir. Tepki gösterilmeyen yanlışlar zamanla önlenemez sıkıntılara sebep olur. Zulme başkaldıran için riskli fakat toplumun yararına olan bu duruş en üstün cihad olarak tanımlanmıştır.

En Üstün Hizmet

“(Hizmet ve fazilet bakımından) en üstününüz Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerdir.”

Mü’minler hayrın çeşitli kulvarlarında yarış halindedir. Yarışa katılmanın amacı kazanmaktır. Rasûlullah öyle bir hizmet söylüyor ki tutup yapışanı rakipleri arasından sıyırıp en öne geçiriyor. O da tüm hizmetlerin membaı olan Kur’an’ı özüyle ve sözüyle öğrenmek ve öğretmek şerefidir.

En Hayırlı Müslüman

“Sizin en hayırlınız, görüldükleri zaman azîz ve celîl olan Allah’ın hatırlandığı kimselerdir.”

İnsanlarla yüz yüze geldiğimizde kaç tanesi Allah ve Rasûlü’nü hatırlatıyor; tam bir Müslüman imajı çiziyor? İnsanın sureti siretinin yansımasıdır. Yüzümüzde ne kadar adalet, merhamet, mehabet görünüyor. Allah’ın halifesi olmak demek budur. İnsan sınırlıdır, Allah’ın aynası doğrudan olamaz. Ancak Allah’ın güzel sıfatlarını yansıttığı oranda Allah’ı hatırlatır.

İnsanın yüzündeki çizgiler kalp kıvamının beyannamesidir. Nasıl ki ürünlerin ambalajlarında barkodları vardır. Barkod okuyucudan geçtiğinde özellikleri ortaya çıkar. İnsanın yüzündeki çizgileri de barkodu gibi düşünebiliriz. Ehil olanlar çizgilerin -barkod okuyucu gibi- açılımını yapabilir. Allah’ın hatırlandığı bir sima için önce sineyi pir u pak etmek gerekir. Zira padişah girmez saraya, hane mamur olmadan…

En Sevimli Yer

“Allah katında beldelerin en sevimli yerleri mescitleridir.”

Mescitler hangi meşrep ya da mezhepten olursa olsun ümmetin ortak paydasıdır. Fani olana boyun eğmemek için baki olana baş eğilen yerdir. Esas olan camideki ruhu yeryüzüne yaymaktır. Resûlullah hicretinde Medine’ye varmadan Kuba’da mescit inşa ettirerek çevrenin İslâmileştirilmesine başlamıştır. Medeniyetimizde şehir planlamasında cami şehrin merkezinde yer alır ve hemen her sokak camiye çıkar. Mekân keşfetmenin moda olduğu şu zamanlarda keşfe en sevimli yer olarak tanımlanan mescitlerden başlamak lazım. Ultra enerjik bir yapıda olduğu şüphesizdir.

En Kârlı Mü’min

“En karlı mü’min ömrü uzun, ameli güzel olandır. En zararlı mü’min ise ömrü uzun, ameli kötü olandır.”

Hâkim kapitalist düzen içinde kâr zarar ilişkisi deyince akla ekonomi gelse de İslâm terazisinde kar ve zarar ömrün yekûnunu ve ötesini ihtiva eder. Günlük hayatını Kur’ân’ı referans alarak tasarlayanlar kendisine ayrılan ömrü doğru değerlendirir. Resûlullah’ın sözlerinde odak noktası ömrün uzunluğundan ziyade amelin vasfıdır. Amelin güzelliği ise ihsan kıvamında yapılmasındadır. Kârlı mü’min olmanın temel prensibi salih amellerle süslenmiş uzun ömürdür.

En Sevimli İbadet

“En sevimli ibadet vaktinde kılınan namazdır.”

İslâm aksiyonu günlük hayatta namazla vücud bulur. Dini disiplin namazla tesis edilir. Namaz ertelendikçe inkişaf da ertelenir. Ümmet olarak dünyayı, hakikati, bizden ümidi olanları bekletiyoruz. Bizim namazımızı geç kılmamız bütün insanlığı bağlamaktadır. Namazın erken kılınması insanlığın hakla hakikatle erken buluşması demektir. Namazı geciktirmenin bir adım sonrasında terktir. Zamanında ve kıvamında kılınan namazın anlamı şudur; İslâm’ı ciddiye alıyorum. Namaz müminin miracı ise ümmetin de miracıdır. Namazı geciktirmek Ümmetin de miracını geciktirmektir. Zamanın ve mekânın Müslümanlaştırılması ancak Efendimizin en sevimli ibadet dediği namazla mümkündür.

En Değerli Dünya Nimeti

Dünya (başlı balına) bir faydalanma (imkânı)dır. Dünyanın en hayırlı nimeti de saliha kadındır. Günümüz dünyasında medyanın çeşitli formlarında metalaştırılan kadın İslâm görüşünde güzide bir yere sahiptir. İffeti ve izzeti hakkı ile temsil eden, aile kurumunun itibarını zedelemek şöyle dursun huzurlu bir yuvaya dönüştüren, ruhen ve bedenen sağlıklı nesiller yetiştiren, toplumun hangi alanında bulunursa bulunsun asil ve vakur bir duruş sergileyen kadın saliha kadındır. Ve en kıymetli nimettir.

5 1 Yorum
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Hissetmekten mi korkuyorum, yoksa unuttum mu?...
Mehmet Kaman
Dijital Teknolojinin Ahlâkı ve Toplumsal Çürüme Ü...
Sadi Özgül
Cami Mimarisinde Kaybettiğimiz Hikmetin Peşinde Ol...
Avni Çebi
Ait Olmadığımız Dünyalarda Çürümek...
Şule Beşinci
Psiko-Sosyal Açıdan Güvenin Yitimi...
Ferhat Kardaş
RÖPÖRTAJLAR
“Hakikat algısının aşınmasıyla çürüyen insan ve ...
Abdülaziz Tantik
“Reform edilmesi gereken bir şey varsa o da modern...
Recep Şentürk
Öz eleştiri, varlığımızı geleceğe taşıma konusunda...
Temel Hazıroğlu
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Değişemeyen mi çürür, çürümek mi değişimdir?...
Abdülhamit Güler
Sinema Sanat Olmasaydı, Çoktan Bitmişti......
Abdülhamit Güler
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Bir Mabedler Şehridir Ankara
Mikail Çolak
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Dost Saliha Olandır
Rumeysa Döğer
Ya Hanzala Münafık Olmuş Olsaydı?...
Rumeysa Döğer
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Yahya İbrahim Hasan Sinvar: Filistin Davasının Bir...
Selcan Çakar
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x