“Önemli olan yargılamak değil, anlamaktır.”
Mourad, İsrail ateşi altında kalan Filistinli kurbanların ölüm ve mülteci kamplarındaki zor hayatlarını, korkularını, ihtiyaçlarını bütün insanlığın adalet duygusuna ve vicdanına sunuyor. Akademilerin, devletlerin, resmi söylemlerin uzağında, halkın dilinden.
Kitap, Filistin-İsrail dramını, barışı güçlendiren bütün nedenlerle birlikte ortaya koyarken, çatışmanın gerçek kurbanlarının sesleriyle ilk kez bu kadar gerçek ve çıplak olarak su yüzüne çıkarıyor.
Siyasi analizleri ve genel önyargıları bir tarafa bırakan bu kitap, sözü bizzat olayın tarafları olan halka veriyor. Yazar bu eseri hazırlarken, Kudüs’ten Cenin’e, Gazze’ye, sömürge yerleşimlerine kadar bölgede ayak basmadık yer, dinlemedik insan bırakmamış. Bize onların hikayesini onların dilinden anlatıyor. Kuşaklar boyu süren bu trajediyi bütün gerçekleriyle göstermek için istisna yapmaksızın taraflarla görüşmüş ve eserini ortaya koymuştur.
Kitap o bölgedeki günlük yaşamdan bahsederek başlar. Ardından İsrailli yerleşimcilere dair bilgilere yer verir. Silahlı zulümler ve savaşmayı reddedenlerin yanı sıra bölgede gerçekleşen ve bedenlerini silahlaştırmış insanlara da değinir. O bölgede kanlar içinde yetişen çocukların hali ile yaşamın kısıtlandırıldığı Gazze’deki kamplarla alakalı açıklamalar yapar.
Bunca zorluklara rağmen; “Evlerimizi yıkabilirsiniz ama ruhumuzu yıkamazsınız” diyen Filistin halkının taşıdığı sonsuz umut ve mutluluğun hayatlarında imanları gibi hep var olduğunu okuyoruz.
İsrailli taraflarla yapılan konuşmalar da ise Filistinlilerin yaşadığı zulümlerden bir haber olan ve asla bu zulümleri kabul etmeyen işgalci Yahudileri görüyoruz.
İçerisinde birçok bilinmeyen gerçek hikayeler barındıran bu kitap Filistinlilerin yaşadığı zulmü duyurmak adına çarpıcı ve derin bir çalışma olmuştur.