Yahya İbrahim Hasan Sinvar, 1962 yılında, Gazze Şeridi’nde, o dönemde Mısır yönetimi altında bulunan Han Yunus mülteci kampında doğdu. Filistinli bir aileden gelen Sinvar, mülteci kampındaki zor yaşam koşulları içinde büyüdü ve Filistin halkının özgürlüğü için verilen mücadeleye küçük yaşlardan itibaren tanıklık etti. Bu erken yaşlarda yaşadığı zorluklar, ona adalet, özgürlük ve direnişin ne kadar önemli olduğunu öğretti.
Sinvar, eğitim hayatına Gazze’de başladı ve burada Filistin’in tarihini, kültürünü ve İslam’ın öğretilerini derinlemesine öğrendi. Ayrıca, erken yaşlarda siyasal bilinçlenme sürecine girdi ve Filistin’in bağımsızlık mücadelesine katılmaya karar verdi. Bu süreç, onu 1987 yılında kurulan Hamas hareketine katılmaya yönlendirdi.
Hamas’a katıldıktan sonra, Sinvar hızla hareketin önde gelen isimlerinden biri haline geldi. Hamas, Filistin’in bağımsızlığı ve halkının haklarının korunması adına mücadele veren bir örgüt olarak, Sinvar’ın idealleriyle tam örtüşüyordu. Bu dönemde, Sinvar, Filistin halkının haklarını savunmanın yanı sıra, aynı zamanda İslam’ın barış, adalet ve özgürlük ilkelerinin ışığında hareket etti. 1989 yılında Sinwar, iki İsrail askerinin ve işbirlikçileri olduğunu düşündüğü dört Filistinlinin kaçırılması ve öldürülmesini organize ettiği gerekçesiyle İsrail’de dört kez müebbet hapse mahkûm edildi.
Şubat 2017›de, Yahya Sinvar, Hamas›ın Gazze Şeridi›ndeki liderliğini devralarak, İsmail Haniye›den görevi gizlice devraldı. Bu gelişme, Sinvar’ın Hamas içindeki gücünü ve etkisini pekiştirdi. Gazze›deki liderliği sırasında, Sinvar, Filistin halkının özgürlüğü için büyük bir mücadele yürütmeye devam etti ve bu süreçte sadece Filistinli halkın değil, tüm Arap ve Müslüman dünyasının gözünde önemli bir figür haline geldi.
Sinvar’ın liderliği, Filistin için bağımsızlık mücadelesi vermekle kalmayıp, aynı zamanda tüm dünya genelinde adaletin ve özgürlüğün sağlanması için bir örnek teşkil etti. Onun mücadelesi, Filistin halkının işgal altındaki topraklarında huzur ve özgürlük sağlama çabası, aynı zamanda tüm İslam dünyasında İslam’ın değerlerini yaşatarak insan hakları mücadelesi verme isteğiyle şekillendi.
Yahya Sinvar, “Adaletin olmadığı bir dünyada, barış kalıcı olamaz.” diyerek, inançlarının ve Filistin davasına olan bağlılığını her zaman vurgulamıştır. Müslüman kimliğiyle şekillenen liderliği, ona Filistin’de olduğu kadar dünya çapında da saygı kazandırmış, tüm mazlum halkların haklarını savunmak adına verdiği mücadele, onu yalnızca bir lider değil, bir simge haline getirmiştir. Belkide Sinvar, özgür bir yaşamın temel bileşenlerini çürütenlerin kimler olduğunu iyi biliyor ve böylelikle mücadelesinde tam bir kararlılık gösteriyordu. Umulurki bizlerde Sinvar gibi bizi içten içe çürütüp, köleleştirenlere karşı tam bir irade gösterebiliriz.