Menü
Mehmet Ferhat Ünalan
Mehmet Ferhat Ünalan
Bir Nefestir Suffa
Eylül 26, 2023
Yazarın Tüm Yazıları

Bilim dünyasında ruh sağlığı ile dindarlık ve maneviyat arasında olumlu bir ilişkinin bulunduğu genel kabul görmüş bir düşünce olup dinin ruh sağlığına koruyucu bir etkisinin bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir. Yapılan araştırmalar ve bir kısım psikologların kanaatleri incelendiğinde; maneviyatın ve dinî yaşantının insanların fiziksel ve ruhsal sağlığında ve alışkanlıklarında önemli bir etkisinin bulunduğu, genel olarak ruh ve beden sağlığını olumlu yönde etkilediği anlaşılmaktadır.[1]

Ahlâkî kurallar ile beslenen din, bireyin topluma uyumunu sağlayan, insanın nefis ve hazlarını dengeleyerek saldırgan davranışlarını engelleyen bir fonksiyona sahiptir. Yapılan birçok bilimsel araştırmada dinî inancın daha yüksek bir yaşamsal doyuma ve mutluluğa, hayatı anlamlandırmaya vesile olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda Din-i Mübin-i İslâm’ın hükümleri kapsamında; iyilik, sabır, sevgi, hoşgörü, paylaşmak, ümit, iyimserlik, tevazu vs. hususların insanın kişiliğine, karakterine, ruh sağlığına pozitif yansımalarının olduğu pekâlâ söylenebilir. Nitekim bu kutlu din, insanın davranışlarını düzenlemekte, hayatın bir anlam ve gayesinin olduğunu, haksızlıklara karşı adaletin tecelli edeceğini benimsetmekte, Yaradan’a (cc) duyulan sevgi ve güven neticesinde sürekli O’nun (cc) tarafından gözetilip korunduğu duygusu ile ruh sağlığına adeta şifa etkisi yapmaktadır.

Ruh sağlığı ile beden sağlığı arasında da paralel bir ilişki olduğu, psikolojik özelliklerin fizyolojik mekanizmaya etki ettiği hiç şüphesizdir. Nitekim olumsuz duygular ve kötü zihinsel durum fiziksel rahatsızlığa neden olabilmekte, stres, depresyon gibi ruhsal sorunlar birçok bedensel soruna yol açabilmektedir. Yine olumlu duygu ve düşünceler de fiziksel anlamda kişiye pozitif tesir yapmaktadır. Zira dua, zikir, cemaatle ibadet gibi dinî uygulamalar sinir sistemini düzenler, kalp atış hızını düşürür, kas kasılmalarını azaltır ve beyne olumlu dalgalar gönderir. Tüm bu hususlar da önemli derecede sağlığa etki eder.[2]Modern tıbbın yanında manevî tedavi eksenli alternatif yöntemlerin uygulanması da bunun bir göstergesidir. Dolayısıyla ruh sağlığı ile beden sağlığı arasında birbiriyle uyumlu ve kuvvetli bir ilişki bulunmaktadır.

Gerek ruh gerekse beden sağlımızı koruma noktasında Suffa İlim Meclislerinin iyileştirici etkisi, insanlara zor ve sıkıntılı zamanlarda bir ümit kaynağı ve bir sığınaktır. Toplumun sekülerleştiği, dinî inancın zayıfladığı, stresli ve zor durumların arttığı günümüz dünyasında, Suffa kardeşliğiyle gelen manevî terapi, kişinin dinî inancını, ruhsal ve bedensel sağlığını koruyup devam ettirmesi açısından oldukça önemlidir. Nitekim örnek bir Suffa Mektebi olan Dârü’l-Erkâm’da Efendimiz (sas) talebelerinin akıllarını eğitirken ruhî eğitimlerini de ihmal etmemiştir. Ruhî eğitim, geniş muhtevası olan bir alan olup manevî dünyanın imar ve inşasını içermektedir. Bu eğitim aynı zamanda nefis terbiyesi de diyebileceğimiz talebelerin iradelerinin sağlamlaştırılması ve Kur’ânî bir ahlâkın kazandırılmasıdır.[3]

Günahlar, insanı Allah’a (cc) ibadet etmekten ve kulluk yolundan men’eder, aynı zamanda kalpleri karartır. Kalp bütün azaların esasıdır. Kalp bozulur ise diğer bütün azalar bozulur. Diğer azalarda bir bozukluk görünürse bu kalbin bozukluğuna işarettir. Bu nedenle kalbin ıslahı önemlidir. Kalbin ıslahı da Suffa Meclislerinde kerem ve ihsan sahibi Allah’a (cc) iltica etmek ve teslimiyet ile gerçekleşir.

Peygamber Efendimiz (sas); “Cemaate devam edin çünkü Allah’ın (cc) kudreti cemaat üzerindedir. Şeytan insanın kurdudur. Tek başına dağınık ve ayrı yaşayanları yakalar. O iki kişiden uzaktır.”[4]buyurmaktadır. Çünkü toplulukta dinin kuvveti, Allah’ın (cc) rahmet ve bereketi, hastalıkları halas eden bir hal vardır. Suffa Meclislerinde bir arada olanlar ayniyet duygusuyla ve iman hakikatleriyle güven duygusu kazanmakta, böyle bir halet-i ruhîye, insanların hem ruh hem de beden sağlığını korumaya yardımcı olmaktadır. Suffalar asrımızın illetlerine duçar olanlara açılan bir gönül kapısıdır. Suffalardaki kardeşlik iklimi bir şifa ve rahmet vesilesidir. Zamanın yakıcı ve yıkıcı hastalıklarına karşı teselli bulmak manevî gücümüzü takviye etmek kimlik bunalımlarından kurtulmak acizliğimizi dayanışma ve yardımlaşma duygusuyla bertaraf etmek için doğru adrestir. Öyle ki bu kurum, toplumun her kesiminden insanın herhangi bir ayırıma gitmeden bir araya gelip kaynaştıkları, aynı duygu ve heyecanları yaşadıkları, kardeşlik, birlik ve beraberliğe katkı sağlayan meclislerdir.[5]

Peygamber Efendimiz (sas), “Müslüman; elinden ve dilinden diğer Müslümanların emin olduğu kimsedir.”[6]buyurmaktadır. Bu nedenle gerek beden sağlığımıza gerekse akıl ve ruh sağlığımıza dikkat etmeli ve onu korumalıyız. Beden ve ruh sağlığını korumanın yolu ise yeniden dirilişin vesilesi olan Suffalardan geçmektedir. Nitekim Suffalar;

  • Kur’ân ve sünnet müfredatı vesilesiyle emr-i bi’l ma’rûf ve nehy-i ani’l münker / iyiliği emredip kötülükten sakındıran medreselerdir.
  • İnsanlarda birlik şuuru oluşturan, şerlilerin hastalıklı tesirlerinden muhafaza eden ve selamete eriştiren bir hayat merkezidir.
  • Kibir, haset, riya, gurur, dedikodu, gıybet, yalan gibi ruhî hastalıkların tedavi edilip şifa bulduğu mekteplerdir.
  • Günahları idrak ederek nefis muhasebesinin yapıldığı limanlardır.
  • Hakiki tövbenin tecellisiyle tefekkürün yaşandığı, kalplerin vesveseden temizlendiği, nefsin ıslah edildiği ilim meclisleridir.
  • Dünyada yaşanan gerek bedene, gerek ruha zarar veren acı ve azaplardan, bela ve musibetlerden kurtuluşun reçetesidir.
  • Ruhun ve bedenin soluklandığı sığınaklardır.
  • İnsanları dalâlete sevk eden apaçık düşman şeytanın hile ve tuzaklarından koruyan nebevî mirastır.

Dolayısıyla tehlike ve afetler nedeniyle hasar gören kalbin huzura kavuşması ve mutmain olması için, aldatıcı dünya hayatına dalmamak, fitneye ve zillete düşmemek ve gaflet uykusundan uyanmak için, nefsin kötü ve azgın arzularına karşı durarak meylettiği hatalara düşmemek, Allah Teâlâ’ya (cc) ulaşmanın yollarını öğrenmek için heva ve heveslerin zindanlarında mahkûm kalmamak ve sırat-ı müstakimden ayrılmamak için beden ve ruh sağlığımızı korumak adına elimizden tutacak olan Suffa İlim Meclisleri kardeşliğidir.

Hakikat yolcusu olmak ve cehalet hastalıklarından kurtulmak istiyorsak ancak Suffa Mekteplerinde okunan ilimler ile kalbimizi düzeltip ahlakımızı güzelleştirebiliriz. “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”[7]hadis-i şerifinden hareketle dünyada kimi seviyor, kiminle hemhal oluyorsak kıyamet gününde onunla haşrolacağımızdan âlim ve salihlerle sohbete devam etmeliyiz. Ömür sermayesinin heba ve zayi olmaması, ahiret yurduna iflas etmiş olarak gitmemek için ilim ve irfan yuvaları olan Suffaları mesken edinmeliyiz. Mallarımız ve canlarımız ile imtihana çekildiğimiz şu fani dünyada ancak Suffaların dönüştüren mesajları ile sıkıntılardan kurtulup murada erebilir gerek beden sağlığımızı gerekse akıl ve ruh sağlığımızı koruyabiliriz.

Ezcümle her ne kadar zaman dilimi ve coğrafya değişmiş olsa da İslâm bayraktarlığının birer timsali olan Dârü’l-Erkam ve Ashâb-ı Suffa gibi nebevî miraslar ile Asr-ı Sâadet’in dirilten iklimi ancak günümüz Suffalarında yaşanabilir vesselam…

Kaynakça


[1] Ümit Horozcu, “Tecrübî Araştırmalar Işığında Dindarlık ve Maneviyat ile Ruhsal ve Bedensel Sağlık Arasındaki İlişki.” Milel ve Nihal, cilt:7, sayı: 1, 2010, s. 209-240

[2] Hozorcu, agm,  s. 213.

[3] Muhammed Emin Yıldırım, Nebevi Eğitim Modeli Dârü’l Erkam, Siyer Yayınları, 2010, s.118-119

[4] Tirmizî, “Fiten”, 7; Nesâî, “Taḥrîmü’d-dem”, 6.

[5] Vehbi Ünal, “İslam’da İbadetlerin Sosyal Fonksiyonu”, C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt:14, sayı:1, 2010, s. 355-370.

[6] Buhârî, “İman”, 4; Müslim, “İman”, 64.

[7] Buhârî, “Edeb” 96; Müslim, “Birr” 165. Ayrıca bk. Tirmizî, “Zühd” 50, “Daavât” 98.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Günümüzün Endülüsü: Doğu Türkistan ve Toplama Kamp...
Murat Yılmaz
Doğu Türkistan ile İlgili Uluslararası Kuruluşlar...
Gülden Sönmez
Doğu Türkistanlı Uygur Türklerinin Ulusal ve Ulus...
Şevket Nasır
Türkiye’de Faaliyet Gösteren Doğu Türkistan Kuruml...
Cengiz Hanoğlu
Uygur Tababeti
Ahsen Nur Katırcıoğlu
RÖPÖRTAJLAR
“Doğu Türkistan Çin’in bir parçası değildir."...
Hidayet Oğuzhan
“Eğer insanım diyorsanız, Doğu Türkistan bir insan...
Seyit Tümtürk
“Gazze’de yaşananlar, Batı’nın dünya kamuoyundan, ...
Derda Küçükalp
"Filistin davası, Filistinlilerin ya da Arapların ...
Abdurrahman Arslan
“Dünyaların değiştiremediği insanlar ancak dünyala...
Muhammed Emin Yıldırım
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
Perdedeki Kimin Afeti, Felaketi, Kıyameti!...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
Avrupa’nın Ortasında Var Edilen Güçlü Bir İnanç İk...
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
Bütün Şehit Annelerine: Sümeyra Bint Ubeyd Teselli...
Rumeysa Döğer
Ensârî Bir Muhacir: Zekvân b. Abdükays...
Miraç Okutan
NEBEVİ VARİSLER
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Ca'fer b. Ebû Talib
Zeynep Simit
Süleyman b. Yesâr
Ruveyda Büyükkendirci
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x