Menü

Allah’a hamd O’nun kutlu elçisi Peygamber Efendimiz’e (sas) selatü selam olsun.
Bu yazımızda Allah Resûlü’nün anlattığı “Buluttan Gelen Ses” kıssasının rehberliğinde Allah için cömertçe tasaddukta bulunmanın insanın hayatına ne tür bereketler sağladığını görüp neden bu güzel davranışın Allah’ın rızasını kazanma yolunda en önemli amellerden biri olduğunu hep beraber idrak etmeye çalışacağız.
Ahireti imâr eden amel
Öncelikle “Cömertlik nedir?” sorusuna birkaç cevap verelim. Cömertlik, bu dünyada kazandıklarımızla ahiretimizi imâr etmektir. Karşılıksız verebilmektir. Verirken de iç dünyamızda bir rahatsızlık hissetmemektir.
Buraya bir dipnot düşmek istiyorum.  Bu cümleyi yazdığım an aklıma hemen sahâbe-i kiram Efendilerimiz gelir. Çünkü bu işin zirvesidir onlar. Bu konuda o kadar zirve noktaya ulaşmışlardır ki haklarında şu ayeti kerime nazil olmuştur: “Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”
Paylaşmaktır cömertlik. Sevgiyi, şefkati, bilgiyi, zamanı, serveti paylaşabilmektir. Kalbinde sevgiden eser olmayan neyi paylaşabilir? Başkalarını sevmeyen, yaratılana Yaratandan ötürü hürmet etmeyen kişi, kime ne verebilir? Böyle bir kişi her türlü mal ve değerin tek sahibi olmayı istemekten başka bir şey düşünemez. Halbuki cömertlik öylesine yüce bir erdemdir ki Yaratanın ikramını yaratılanlara sunabilmektir. Elindeki bir lokma ekmeği başkasıyla bölüşebilmektir.
“Falanın bahçesini sula!”
İşte böyle bir zattan bahsediyor Efendimiz (sas), Ebû Hüreyre (ra) naklediyor bizlere:
Çölde yolculuk yapmakta olan adamın biri, yolculuk esnasında, bulut  içinden  “Falanın bahçesini sula!” diye bir ses duydu. Bunun üzerine o bulut, kara taşlık bir yere saptı ve oraya suyunu boşalttı.  Adam derelerden birinin o suyun tamamını topladığını hayretle gördü ve suyu takip etti. Bir de baktı ki, adamın biri bahçesinde elindeki kürekle suyu oraya buraya dağıtıp bahçeyi suluyor. Ona:
_ Ey Allah’ın kulu! Adın nedir? diye sordu.
Adam daha önce buluttan duyduğu ismi söyledi, peşinden de:
_ Ey Allah’ın kulu! Adımı niçin soruyorsun? dedi.  Buluttan sesi duyan adam:
_ Ben şu suyu boşaltan buluttan, “Senin adını vererek falanın bahçesini sula!” diye bir ses duymuştum da onun için soruyorum. Sen ne yapıyorsun ki böyle bir özel ilgi görüyorsun? dedi. Bahçe sahibi:
_ Mademki merak ediyorsun söyleyeyim. Ben bahçeden çıkan mahsûle bakar şöyle hesaplarım: Üçte birini sadaka olarak dağıtırım, üçte birini çoluk-çocuğumla birlikte yerim, üçte birini de tohumluk olarak ayırırım, dedi.
Kaynakların ismini vermediği bu bahtiyar zat, sırf cömertliği sayesinde, suyun çok az bulunduğu bir ortamda sanki özel yapılmış su yollarıyla sırf onun için görevlendirilmiş bulutların getirip boşalttığı sularla bahçesini sulayıp bereketli mahsul elde etmektedir.  Bu olayda “Eğer siz verdiğimiz nimetlere şükrederseniz, biz de size nimetimizi arttırırız.” ayetinin sırrı tecelli ettiğini görmek mümkündür. Ayrıca şunu anlıyoruz ki eğer biz Cenab-ı Hakk’ın bize vermiş olduğu nimetleri O’nun rızası için tasadduk edersek gök dahi bizim için çalışabilir.
Peki bunun yolu nedir? Malımızı tasadduk ederken nelere dikkat etmeliyiz? Maalesef bu konudaki dikkatimiz istenilen seviyede olmadığından berekette istenilen oranda olmuyor. Bu sorulara hakiki manada cevap verip, Allah’ın istediği bir şekilde cömertçe davrandığımızda biz de bereketi hayatlarımızda, mallarımızda göreceğiz. Şimdi o hususlara geçelim.
İhlas
Onlardan ilki şudur: Şan, şöhret, makam, mevki hırsı ya da başkaları görsün diye cömertçe tasaddukta bulunmak Allah’ın sevmediği davranışlardandır. Bu konuda Efendimiz (sas) bizleri şöyle uyarıyor:
“Kıyamet günü huzur-ı ilahiye zengin birisi getirilecek. Yüce Allah, ona verdiği nimetleri hatırlatacak. O da, bu nimetlerin kendisine verildiğini kabul edecek. Sonra Cenab-ı Hak soracak: ‘Sana verdiğim bu nimetleri nasıl kullandın?’ O kişi, ‘Ya Rabbi! Hiçbir eksik bırakmadan malımı nereye harcamamı istediysen oraya harcadım.’ diye cevap verecek. Bunun üzerine o kişiye, ‘Yalan söylüyorsun. Sen, malını, ‘Ne cömert adam!’ desinler diye harcadın. Gerçekten de sana, ‘Ne cömert adam!’ denildi.’ şeklinde hitap edilecek. Sonra emir verilecek ve o kişi yüzüstü sürüklenerek cehenneme atılacak.”
Minnet etmemek
İkinci olarak da şu hususu asla unutmamalıyız: Malımızla tasaddukta bulunduğumuz kişinin onurunu asla zedelememeli ve yaptığımız işi başa kakmamalıyız. Bu hususta Rabbimiz bizi şöyle uyarıyor: “Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kakmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceklerdir.”
Mutedil olmak
Üçüncü olarak da malımızı Allah yolunda harcarken ne savurgan  ne de cimri davranmamaya dikkat edip itidal üzere hareket etmeliyiz. Nitekim Rabbimiz mallarını harcarken mutedil olan kişilerin övgüye ayık tutumunu şu ayet-i kerimede ifade etmiştir: “(O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.”
Bu hususlara dikkat edip cömertçe tasaddukta bulunduğumuz zaman inşallah hayatımız farkedemediğimiz şekilde bereketlenecektir.
Nefis muhasebesi
Son olarak da hiçbir zaman unutmamız gereken bir hakikati nazarlarınıza vermek istiyorum:
“Yarım hurma ile olsa tasaddukta bulunun!” diyen ve insanların en cömerdi olan Resûl-i Ekrem’e ümmet olma şerefine ermiş olan bizler bu konuda nasılız?
Hepimizin her daim bunu sorgulamaya ihtiyacımız olduğunu beyan edip yazımızı Peygamber Efendimizin (sas) çok güzel bir duasıyla hitama erdirmek istiyorum:
“Allah’ım cimrilikten sana sığınırım, korkaklıktan sana sığınırım, ömrün en rezil zamanına kalmaktan sana sığınırım.”

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x