Hikâyemizi Kime Anlatmak İstiyorsak Aslında Oyuz
Bünyamin Yılmaz
Anadolu Ajansı Kültür Sanat Haber Editörü
Eskilerde dünyayı tanımak için haritalara bakardık ama belki de en önemlisi “Tarih Atlası”ydı. Birçoğumuz için tarihin içinde kaybolmak, bugün işaretlediğimiz yerlerden geçen farklı milletleri not almak, medeniyetlerin izinden koşturmak; okulda daha çok anlaşmaların, savaşların, barışların, ittifakların gününü ve yıllarını ezberlemekten daha keyifli gelirdi bize. Özellikle keşif duygusu olanlar için tarihî romanlar başka bir ufuk açardı. Çocukken ulaşabildiğimiz dergilerde çizgi romanların peşinde koşar, akınlardan akınlara giderdik.
Haftalık yayımlanan tarihî çizgi romanlara yetişen son nesil olmalıyız. Kara Murat ve Tarkan’ın fasiküllerini bizden büyük öğrencilerden koparabilmeyi zenginlik sayardık. Çok sonra film afişlerini görmek, takip ettiğimiz maceraların beyazperdede de canlandırıldığını öğrenmek merakımızı kamçılardı. Okuma yazmayı gazetenin boşluklarında yazıp çizerek öğrenmek, çizgi roman tefrikalarını takip ederken hafiften çizer olmayı hayal etmek de cabası.
TRT’nin yayınladığı tarihî diziler ise çocuk hafızalara kaydedilmiş güçlü imajlardı. Rahmetli Yücel Çakmaklı’nın yönettiği “Kuruluş” ve “Küçük Ağa” dizileri tarihiyle arasına kalın çizgi çekilmiş bir milletin fertlerinde ziyadesiyle heyecan fırtınaları koparırdı. Zıpkın yemiş gibi izlediğimiz “Küçük Ağa” bittiğinde boşluğa düşmüştük. Dönemin gazetelerinden birinde “Küçük Ağa İstanbul’da” başlığıyla hatırladığım tefrika ise Tarık Buğra’nın yazılarına müptela kılmıştı çoğumuzu.
Yakın tarihle bağ kuran dizilerden biri de Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı”sı idi. Halit Refiğ’in çektiği eserin 10 yılda bir düdük çalan ve yönetime el koyan askerlerin hışmına uğraması ve yakılması kolay atlatılmayacak bir travma..