Hz.Aişe, kendisinden Hz.Peygamber’in (sas) ahlâkını ögrenmek isteyen bir sahâbîye “Sen Kur’ân okuyorsun degil mi?” diye sordu. Bunun üzerine sahâbî, “evet okuyorum” diye cevap verince Hz. Aise “Iste Resûlullah’ın (sas) ahlâkı Kur’ân’dı” demistir. (Müslim, Müsâfirûn, 139)
Bu hadisten de anlasılacagı gibi âlemlere rahmet olarak gönderilen Resûl-i Ekrem’in Islam’ı tebliğ etme ve insanları terbiye metodu, Kur’ân’ın tayin ettigi ve sınırlarını çizdigi ilkeler dogrultusunda gerçeklesmistir. Hz. Peygamber’in egitim alanındaki örnekliğini de buna göre düsünmek ve degerlendirmek gerekir. Onundavetinin ve taliminin/egitim ve ögretiminin temeli, hikmete, güzel ögüde, merhamet ve yumuşaklık prensiplerine dayanıyordu (Nahl, 16/125). Hz. Peygamber, “Ey iman edenler! Yapmayacagınız seyleri niçin söylüyorsunuz. Yapmayacagınız seyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir nefretle karsılanır” (Saf, 61/2-3) âyetlerinde bildirilen esaslara baglı kalmıs, Allah tarafından vahyedilen kuralları öncelikle nefsinde ve aile içerisinde hayata geçirmistir. Onun ashabını terbiye etmedeki basarılı olmasının temel sebebi, hal ve hareketlerinin söyledikleri ile uyum içerisinde olmasıdır. Kur’an, Hz. Peygamber’in risâlet görevindeki basarısını, insanlara merhametli olmasına, yumuşak davranmasına, onun yufka yürekliligine, müsfik bir kalbe ve tatlı bir dile sahip olmasına baglamıstır. (Âl-i Imrân, 3/159). Resûl-i Ekrem, bu sayede insanları etrafında toparlamayı basarmıs, kendisini ve teblig ettigi dini sevdirebilmistir. Onun teblig ve egitim/terbiye metodunun en temel özelligi sevgi ve merhamettir. (Buharî, Daavât, 59; Müslim, Birr, 77). Egitim ve ögretimin temelini sevgi olusturmaktadır. Yumuşak ve yumuşak üsluplarla verilecek eğitimin, daha etkili ve kalıcı oldugu bilinmektedir. Kendisinin kolaylastırıcı bir muallim olarak gönderildigini (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 328) söyleyen Hz. Peygamber’in ortaya koydugu ilke, çagdas egitim sistemlerinin de en önemli kuralı olarak karsımıza çıkmaktadır . Resûl-i Ekrem’in terbiye ve tebliğ yöntemi karsı tarafı incitmeme, gönlünü kırmama ve rencide etmeme temeline dayanıyordu. Bir gün evinde bulundugu sırada bir sahâbî selam vermeden yanına girmek için izin ister. Bunun üzerine Hz. Peygamber, hizmetçisine “Dısarı çık. Ona izin istemesini ögret. Ona “esselâmü aleyküm edhulü?”(selam sizin üzerinize olsun içeri girebilir miyim?), demesini söyle” buyurur. Dısarıda beklemekte olan sahâbî, Peygamber’in (sas) sözlerini işitir ve aynen bu sözleri uygular ve neticede Hz. Peygamberin izni ile içeri girer. (Buharî, Edeb, 38; Ebû Dâvûd, Edeb, 138).