NSANIN KEMÂL YOLCULUĞU
Fatma Şeyda Selek
İnsan, beşer olarak başladığı hayat yolculuğunda iki seçenekle karşı karşıyadır. Ya bu yolculuğu nefsini güzel hasletlerle donatmaya çalışmadan olduğu gibi tamamlayacaktır. Ya da gücü nispetinde kendini olgun, erdemli bir hâle ulaştırmak adına kemâl arayışına girecektir.
Sözlükte kemâl “bir şeyin bütün parçalarının tam, yeterli ve yerli yerinde olması” anlamına gelir Kur’ân’da kemâl kelimesinin türevleri Allah’a ve insana izâfe edilmemiştir. Hadislerde ise kâmil ve daha kâmil iman sahibi müslümanlardan ve pek çok erkeğin kemâle erdiği halde kadınlardan ancak Meryem ile Âsiye’nin kemâle erdiği belirtilmiştir. Hadislerde kemâl daha çok “bir sürenin, sayılabilir ve ölçülebilir bir şeyin tam olması” mânasında geçmektedir. Zâhidler ve ilk sûfîler kemâl ve kâmil kelimelerini “tam ve eksiksiz olma” anlamında kullanmakla birlikte bunlara tasavvufî ve ahlâkî erdem anlamı yüklememişlerdir. Kemâl ve kâmil, özellikle Gazzâlî’den sonra önemli kavramları ifade eden tasavvuf terimleri haline gelmiştir. Gazzâlî’ye göre “kusursuz ve noksansız olmak” mânasındaki hakiki ve mutlak kemâl Allah’a…