Menü
Haydar Yıldırım
Haydar Yıldırım
İslâm Düşünce Geleneğinde “Delâilü’n-Nübüvve/Nübüvvetin Delilleri” Edebiyatı
Eylül 25, 2023
Yazarın Tüm Yazıları

İman esaslarından biri de peygamberlerin varlığına ve Allah tarafından gönderildiklerine inanmaktır. Peygamberler, Allah’tan vahiy yolu ile aldıkları mesajları herhangi bir değişikliğe uğratmadan insanlara ulaştıran elçilerdir.

Bu hakikat göz önünde bulundurulunca “Hak Din” dediğimiz mefhûmun nübüvvet/peygamberlik ile sabit olduğu anlaşılır. İçinde nübüvvetin olmadığı bir din, ilahî olma özelliğini baştan kaybetmiştir. Bundan dolayı nübüvvete inanmak; Allah’a, sıfatlarına, ahirete, meleklere ve kadere sağlam bir şekilde inanmanın temel şartlarındandır.

Nübüvvet müessesi ve onun temsilcileri olmadan ne Allah hakkında ne de ahiret gibi konularda yakinî bilgi oluşmaz. Olsa olsa zan sınırlarını aşamayan bir kısım kanaatler hasıl olur. Bir peygambere inandığını söyleyen kişi bütün peygamberlere de inanmadıkça iman etmiş olmayacaktır. Zira peygamberlerin ortak davalarından biri de nübüvvet hakikatidir.

Peygamberimizin (sas) nübüvveti kabul ve tasdik edilmedikçe hem önceki peygamberler hem de önceki kitaplar tasdik edilemeyeceklerdir. İşte bu öneminden dolayı İslam alimleri ilk dönemlerden beri nübüvvetin ispatı için eserler kaleme almışlardır.

Delâilü’n-nübüvve

“Delâilü’n-nübüvve” ifadesi delilin çoğulu olan delâil ile peygamberlik anlamındaki nübüvvet kelimelerinden oluşmaktadır.

Delil, “yol gösteren, kılavuzluk yapan, -insanın elinden tutup- doğru yola ve doğru neticeye işaret eden/götüren” anlamlarına gelir. Nübüvvet kelimesini kökeni ile ilgili olarak iki görüş öne sürülmüştür. Bunlardan biri “haber vermek” diğeri de “değeri yüksek olmak” anlamlarından türemiş olmalarıdır.  Buna göre nebî, Allah ile kulları arasında dünya ve âhiret hayatlarına yönelik ihtiyaçlarının giderilmesi için yapılan elçilik görevi anlamına gelmektedir. Güncel Türkçe kullanımında ise nebîden daha çok Farsça’dan dilimize geçmiş olan “peygamber” kelimesi kullanılır.

İslâm alimleri peygambersiz bir din olamayacağı gerçeğinden hareketle insanları nübüvvet hakikatine kılavuzlayacak eserler kapsamında delâilü’n-nübüvve alanında birçok eser telif etmişlerdir.

Delâilü’n- nübüvve başlığını eserine isim olarak kullanan ilk alimin Ebû Bekr Abdullah b. ez-Zübeyr b. Îsâ el-Kureşî el-Humeydî (ö. 219/834) olduğu nakledilmektedir.1 Bu alimin yazdığı eserin adı Kitabü’d-Delâil’dir ve günümüze ulaşmamıştır. İslâm alimleri tarih boyunca farklı isimler altında olsa da konu itibarıyla nübüvvetin ispatını işleyen birçok eser yazmışlardır. İmam Şafii’ye isnad edilen İsbatü’n-nübüvve, Ebû Zür‘a Ubeydullah b. Abdülkerîm er-Râzî, Ebû Dâvûd es-Sicistânî, İbn Ebu’d-Dünyâ, Cafer b. Muhammed el-Firyâbî, Ebu’l-Hasan el-Eşarî, İbn Hibbân ve Beyhakî’nin Delâilü’n-nübüvve eserleri ile Kâdî Abdülcebbar’ın Tesbitu delâili’n-nübüvve eseri bu alanda yapılmış önemli çalışmalar olarak sayılabilir.

Ayrıca bazı İslâm alimleri içerik ve hedef olarak nübüvveti ispat etme niyetiyle yazmış olsalar bile eserlerine farklı isimler vermişlerdir. Bâkıllânî’ye ait Fi’l-muʿcizât adındaki hacimli eserden geriye kalan bir bölüm olduğu kabul edilen el-Beyân, Fahreddin er-Râzî’nin el-Metâlibü’l-aliyye eserinin bir parçası olan en-Nübüvvât, Câhız’ın Hücecü’n-nübüvve ve benzeri eserleri bu türden sayabiliriz. Adlarını saydığımız eserlerin diğer delâil eserlerinden farkı, rivayetten çok dirayeti öne çıkarmaları, nübüvveti aklî delillerle kanıtlama çabalarıdır. Günümüz toplumunda delâil-i nübüvve konusu işlenirken rivayetle beraber dirayet yönü ağır basan eserlerin öne çıkarılması gerektiği kanaatindeyiz.

Kelam alimleri eserlerini genellikle ilahiyyât, nübüvvât ve semiyyât şeklinde bölümlere ayırmış, nübüvvât bölümünde ise her âlim kendi mezhep ve meşrebine göre peygamberliği ispat adına deliller serdetmiştir. Kelam alimlerinin ortaya koyduğu hakikatlerin farklı ve güncel argümanlar ile desteklenerek yeniden yazılması elzemdir. Zira özellikle 19. yüzyılda hız kazanan, etkisi günümüze kadar devam eden, başta Peygamber Efendimiz (sas) olmak üzere bütün peygamberleri inkâr eden bir akım dünya üzerinde hakimiyet alanını maalesef genişletmektedir. 20. yüzyılda birçok İslâm alimi bu akıma ikna edici cevaplar verdi. Manastırlı İsmail Hakkı, Hüseyin el-Cisr, Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi gibi alimlerin eserleri bu konuda dikkat çekicidir.

Delâil türü eserler arasında günümüze ulaşabilen alanın önemli iki çalışmasını bu yazımızda değinmek istiyoruz. Bunlardan biri el-Beyhakî’nin Delailü’n-nübüvve ve ma’rifetü ahvali sahibi’ş-şerîa diğeri de Mu’tezilî alim Kâdî Abdülcebbar’a ait Tesbitü delaili’n-nübüvve eserleridir.

Beyhakî ve Delâilü’n-Nübüvvesi

Beyhakî, 384/994 Nîşâbur’a bağlı Beyhak bölgesinin Hüsrevcird köyünde doğdu. Bu sebeple Hüsrevcirdî nisbesiyle de anılır. Beyhak’ta büyüdü ve ilk tahsilini burada yaptı. On beş yaşında iken hadis okumaya, daha sonra da fıkıh öğrenmeye başladı.2 Hadis, Şâfiî fıkhı, kelam ve ahlâk başta olmak üzere birçok alanda eser yazmış bir Şafiî fakîhi ve hadis alimidir. Bereketli bir ömür süren İmam Beyhakî, 10 Cemâziyelevvel 458’de Nîşâbur’da vefat etti ve cenazesi doğduğu yere götürülerek oraya defnedildi. Meşhur mütekellim ve Şafiî fakihi İmâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî, her Şâfiî’nin İmam Şâfiî’ye minnet borcu olduğunu, ancak mezheb ve görüşlerini müdafaa etmek için kitaplar yazması ve her ortamda fikirlerini savunmasından dolayı İmam Şâfiî’nin Beyhakî’ye minnettar olması gerektiğini söyler.3

İmam Beyhakî’nin Delâilü’n-nübüvve diye bilinen ve tam adı Delâilü’n-nübüvve ve ma’rifetü ahvali sahibi’ş-şerîa olan eseri bu konuda yazılmış en geniş kitaplardan biridir. Müellifin hadisçiliği öne çıktığı için eser rivayet ağırlıklıdır.

Beyhakî, eserinde Peygamberimiz’in (sas) peygamberliğine özel bir önem vermiştir. İsminden de anlaşılacağı gibi bu eser, Efendimiz’in (sas) sadece mucizelerini değil beşerî ve nebevî bütün hallerini kapsamaktadır. Her ne kadar Hz. Peygamber’in (sas) nebevî yanı ve mucizelerini anlatmak gayesi ile yazılmış görünse de eseri bir es-siretü’n-nebeviye kaynağı olarak görmek yanlış olmaz. Hz. Peygamber’in (sas) mucizelerini anlatmak için yola çıkan Beyhakî karşımıza büyük bir siret ansiklopedisi bırakmış gözükmektedir.4 Müellif hadis alimi olması hasebiyle rivayetleri senetleri ile aktarmış, bu da eserin önemini daha da artırmış ve kendisinden sonra gelen delâil, siyer ve hadis şerhi kitaplarına kaynaklık etmiştir.5

Delâil’de 678 bâb (konu başlığı) bulunmaktadır. Kitap sadece delâil ve ona müteallik bir konu olan mucizeleri değil şemâil bahisleri de işlenmektedir.6 Eser mufassal olduğu için Beyhakî konuları anlatırken dolaylı bir şekilde farklı bahislere de temas etmektedir. Ayrıca klasik eserlerde sıklıkla rastladığımız üzere makam iktiza ettiğinde şiir kullanmaktan da geri durmamıştır.

Kâdi Abdülcebbar ve 

Tesbitü Delaili’n-Nübüvve

Kâdî Abdülcebbar, Hemedan’ın Esedâbâd bölgesinde dünyaya gelmiş, hicri 415’te de vefat etmiş Mu’tezilî bir alimdir. Önceleri itikatta Eşârî, fıkıhta da Şâfiî mezhebini benimsemiş, daha sonra Basra’da Ebû İshak İbrâhim b. Ayyâş’tan etkilenerek Mutezile mezhebine geçmiştir.

Kâdî Abdülcebbar’ın Tesbitü delaili’n-nübüvve’si daha çok dirayet metodu esas alınarak yazılmıştır. Allame Zâhid el-Kevserî, delillerinin kuvveti, konuyu sunmadaki güzelliği ve şüphe üretenlere cevap verme yönünden Kâdî Abdülcebbar’ın Tesbitü delaili’n-nübüvve eserinin bir benzeri yoktur demektedir.7

Kâdî Abdülcebbar eserinde nübüvveti ispat etmek, İslâm’a yöneltilen eleştirilere cevap vermekle beraber; Şia, Mecusilik, Batınilik eleştirileri yapmakta, Yahudilik ve özelikle de Hristiyanlığı tenkit etmektedir. Ayrıca sünneti bize ulaştıran kanallar olmaları dolayısıyla sahabe müdafaası da yapmaktadır. Eser mütalaa edildiğinde nübüvvetle ilgili birçok sorunun cevabı da bulunacaktır.

Sonuç olarak son dönemin büyük alimlerinden allame Elmalılı Hamdi Yazır’dan ilhamen şöyle diyebiliriz: Saadet asrından sonra gelenler için delail-i nübüvve gözden ziyade kalbe ve basirete hitap etmektedir.

1 Erdinç Ahatlı, Peygamberlik ve Hz. Muhammed’in (sas) Peygamberliği, (İstanbul: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2007), 79.

2 M. Yaşar Kandemir, “Beyhakî”, DİA, 6/58.

3 İbn Asâkir, Tebyînü kezibi’l-müfterî fîmâ nüsibe ile’l-İmâm Ebi’l-Ḥasan el-Eşʿarî, nşr. M. Zâhid Kevserî, (Beyrut: 1399/1979), 266.

4 Şemsettin Kırış, “Beyhakî’nin Delâilü’n-Nübüvve Adlı Eserinin Kaynakları”, Usûl: İslam Araştırmaları, 23 (2015), 96.

5 Bkz. Babanzade Ahmed Naîm, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, (Ankara: DİB Yayınları, 2019), 3/121, 225, 229, 231.

6 Kırış, “Beyhakî’nin Delâilü’n-Nübüvve Adlı Eserinin Kaynakları”, 103.

7 İbn Asâkir, Tebyîn, Giriş:18.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
İlkeli Yönetim
Ramazan Kayan
Kudüs’te Bir Eşraf Ailesi: el-Hüseynîler...
Sezai Balcı
Gazze: Direniş ve Diriliş Mektebi...
Abdullah Yıldız
Zafer Vadedilen Kur’ân (Tufan) Nesli...
Recep Songül
Filistin Direnişi Bize Ne Anlatıyor?...
Aydın Ünal
RÖPÖRTAJLAR
“Gazze’de yaşananlar, Batı’nın dünya kamuoyundan, ...
Derda Küçükalp
"Filistin davası, Filistinlilerin ya da Arapların ...
Abdurrahman Arslan
“Dünyaların değiştiremediği insanlar ancak dünyala...
Muhammed Emin Yıldırım
“Müslümanın dünyayla ilişkisi tedbir ve temkin ili...
Kasım Küçükalp
... her nimetin bir külfeti var. Gülü seven dikeni...
Ali Osman Öncel
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
Perdedeki Kimin Afeti, Felaketi, Kıyameti!...
Abdülhamit Güler
Türk Sinemasında Neden Hz. Muhammed (sas) Filmi Yo...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
Avrupa’nın Ortasında Var Edilen Güçlü Bir İnanç İk...
Mikail Çolak
İnsan Göç Eyler
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
Bütün Şehit Annelerine: Sümeyra Bint Ubeyd Teselli...
Rumeysa Döğer
Ensârî Bir Muhacir: Zekvân b. Abdükays...
Miraç Okutan
İki Hicret Sahibi: Ca’fer b. Ebû Tâlib...
Miraç Okutan
NEBEVİ VARİSLER
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Ca'fer b. Ebû Talib
Zeynep Simit
Süleyman b. Yesâr
Ruveyda Büyükkendirci
Ömer b. Abdülaziz
Kevser Özdağ
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x