Sağlığın kavramsal yapı itibarıyla insan varlığı ile eşdeğer bir anlam arka planına sahip olduğu açıktır. Sağlığın kendi içinde farklı anlamlar taşıdığı da ayrıca belirtilmelidir. Ruh sağlığı ile beden sağlığı ve toplumsal sağlık ile bireysel sağlık arasındaki mahiyet farklılığını da dikkatten kaçırmamak lazım. Ayrıca, sağlığın ironi, imgesel ve mecazî anlamlarının farklılık taşıdığı da belirtilmelidir.
İşte sağlık tüm bu yukarıda sayılan şeylerin toplamına tekabül eder.
Sağlık; sadece bireyin vücudunda hastalık ve sakatlığın olmayışını değil, kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olmasını ifade etmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün bu tanımı dikkate alınmalıdır. İyiliğin neliği meselesi ayrı bir konu olmakla birlikte; iyiliğin aşkın/ulûhiyet boyutunu dikkate aldığımızda tanım yerli yerine oturacaktır. Bir şeyin iyiliği, onun yaratılışının amacına uygunluğu ile ölçülmelidir.
Buradaki iyilikten kasıt sıhhat sahibi oluşuna delalet eder. Sıhhat; sağlık-esenlik, doğruluk, muteberlik… Sıhhatin bu üç boyutunu da dikkate alan bir sağlık hali tasavvur edilebilir. Maddî ve manevî sağlık, hastalıktan arılık, esenlik sahibi olma ise; insanın mevcut sosyal, bireysel ve ruhsal halinin sekinet üzere bulunmasıdır. Yani kendisini rahatsız edecek herhangi bir pozisyonun yokluğuna delalet eder. Doğruluk ise kişinin kendisi ile yabancılaşmasını engelleyecek her doğru işin varlığına göndermedir. Böylece hayatını sağlık, sıhhat içinde yaşamayı başardığı zaman bedensel özrü bile kendisine bir eksiklik ve zaaf taşımaz hale gelir. Ama ruhu hasta olan birinin bedenen sapa sağlam olması bir şeyi değiştirmiyor. Afiyette olmak ise beden ve ruhun ve insanın içinde var olduğu ilişkiler ağının sahici bir zeminde varlık kazanmasına matuf ilâhî inayeti taşır. Bu inayet, bedenin ve ruhun sağlığını koruduğu gibi, sosyal ve bireysel yaşamın üzerine bina edildiği huzur ve barışı da ikame eder. İnsanın toplumda var olduğu zemini afiyet üzere bulması ve buna dair bir şükür üzere yaşama halidir.
Afiyet; dinin ve itikadın bidatlerden, amelin ve ibadetin afetlerden, nefsin şehvetlerden, kalbin heva ve vesveseden ve bedenin hastalıklardan selamet bulması, kurtulması demektir. Duaların en afdali sorulduğunda, Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: “Allah’tan af, afiyet ve yakin (sağlam iman) isteyin. Çünkü imandan sonra, afiyetten büyük nimet yoktur.” (Tirmizî, “Daavât” 106).
Demek ki sağlık kavramının kendi içinde iç katmanları vardır. Bu iç katmanların en önemlisi ise varlığın ve yaşamın üzerine bina edildiği sağ/diri olma halidir. Sağlık, sözlük anlamı itibarı ile diriliği içinde taşır. Dirilik olmadan diğer sağlık katmanlarının bir karşılığı oluşmaz. Bu yüzden sağlığın metafizik bir karşılığının varlığı kaçınılmaz görünüyor.
Sağlık, sıhhat ve afiyet üzere olmak, ilâhî inayetin gereği gibi bir yaşamı içselleştirerek ilâhî rızaya matuf bir yaşamın sahibi kılınma anlamını taşır. Buradaki ikili yapıyı dikkate sunmakta yarar var: Kişinin kendi çaba ve gayreti ile ilâhî inayetin varlığı ve ikisinin aynı zeminde buluşmasıdır, sağlıklı bir hal ve bu hale dayalı sıhhat ve afiyet…
Yaratılışın bütün aşamaları ilâhî inayetin sağlıklı bir işleyişini ve afiyetin sıhhatini birlikte gösterir. Her varlık katmanı, kendisine çizilen kader yolculuğunu yerine getirirken sağlıklı bir işleyişe ve yapıya sahip olmaktadır. Burada iradî varlık olarak insan, bu sağlıklı ilişkiyi zedeleyen ve zaafa uğratan bir konumu taşır. Bu yüzden insanın sağlıklı oluşu, varlığın sağlıklı oluşunu beraberinde taşıması anlamına gelir. Diriliğin kendi içinde dirilişini sağlayacak olan ikili yapının varlığı, her adımda sağlığın inşa edilmesinde belirleyici ve motive edici bir özellik taşıdığı bedihidir. İlâhî esma ve sıfatların varlığın kendini idame ederken dayanağı olarak metafizik ilkeler bağlamında bir sağlık koruyuculuğu sorumluluğunu üstlendiklerini söylemek doğruya tekabül eder ve sağlığın en üst anlamını bize açıklar.
Herhangi bir şeyin sağlıklı olduğunu bildirmek, o şeyin kendi sınırları ve işleyişinin tekniği ve tekilliği içinde doğru bir zeminde ve zamanda işlerlik kazandığı anlamını taşır. Sağlık, varlık katmanının her alanında kendi doğasına uygun bir yapı ve ilişkiler ağı içinde varlığını sürdürmesidir. Sıhhat, bu sağlığa hale getirecek konumların farkındalığına sahip olmak ve engelleyecek bir pozisyonu elde bulundurmak anlamındadır. Afiyette olması ise, o varlığın kendisine yönelik hem kendisinden hem başka varlıktan bir saldırı halinin bulunmaması anlamına geldiğidir.
Din ve düşünce zemini bağlamında ise sağlık, sıhhat ve afiyet ise onlara herhangi bir şeyin katılmadığı saf halini belirtmektedir. Doğruluklarından emin olma ve nefsin veya şeytanın ayartılarından korunmuşluğu işaret eder. Bir düşüncenin veya bakışın sağlıklı olduğunu söylemek, o düşünce ve bakışın kendi otantik yapısı içinde doğru ve sahici bir şekilde ortaya konduğu anlamını taşır. İki insanın birbiri ile ilişkisi bağlamında bu ‘sağlıklı bir ilişkidir’ yargısı; iki insanın birbirine zarar vermeyi düşünmedikleri gibi birbirini aldatmaya meyillerinin de olmadığı anlamını işaret eder. Toplumsal ilişkilerdeki, ‘Toplumsal ilişkilerimiz sağlıklıdır.’ tezi de toplumsal dinamiklerin kendi içinde tutarlı, makul, düzeni koruyucu, dış saldırılara karşı korunaklı bir özellik taşıdığını ifade eder.
Edebî kullanımda da sağlıklı olmak her zaman bedensel bir sağlığa gönderme değil, bilakis, yerli yerinde ve doğru bir ifadeye işaret ettiği de gözlemlenir. Edebî bir metne sağlıklı bir metin derken kastedilen şey; o metnin kendi içinde kendi ilkeleri bağlamında doğru ve kıvamında bir zemine sahip olduğudur.
Sağlık, sıhhat ve afiyet dileklerimizi her zaman birbirimize sunarız. Bir şeyi olumladığımızda da bu kavramları kullanmaktan kaçınmayız. Muhatabımıza sağlıklı görünüyorsunuz derken kastedilen şey her zaman bedensel sağlığa gönderme değil, çoğu kez ise, ruhsal bir dinginliğe ve sevince gönderme olarak da görülmektedir.
Modern dönemde ise sağlık salt bedensel ve ruhsal bir yapı bozukluğuna göndermeyi içermektedir. Bunun üzerine bina edilmiş korkunç bir ticari zemin de cabası… Her insanın sağlık giderleri, normal yaşamındaki en büyük harcamaya dönüşmekten sağlık sektörü büyük keyif almaktadır. İyileştirmek yerine sürekli sağlık sorununun devamını tercih ederek kullanılan ilaçların da bu sürece mebni geliştirildiğini söylemek yanlış olmasa gerek! O yüzden modern bağlamı içinde sağlık sektörü sağlıklı değildir, sıhhati hiç yoktur ve afiyet sunmamaktadır.
Yukarıdan itibaren anlatmaya çalıştığımız şey, sağlığın birden fazla anlama ve duruma gönderme olduğudur. Halk arasında ve edebî metinlerde de bu durumu gözlemleyebiliyoruz. Mecazî kullanımı yanında kelimenin nüanslarına tekabül eden kullanımlarını da görüyoruz. Bu yüzden meseleyi ele alırken bütün bu anlam ve katmanlarını dikkate alarak değerlendirme yapmak daha sağlıklı olacaktır, sıhhatini bulacak ve afiyeti sağlayacaktır.
Afiyette olmak, mevcut şartların doğru, güzel ve iyiye tekabül eden bir boyuta sahip olduğunu düşünmektir. Afiyet, aynı zamanda ilâhî inayetin varlığının göstergesi konumunu da taşımaktadır. Bu yüzden sağlık, sıhhat ve afiyet Allah’tan istenir. En yüksek ve yüce merci Allah, dileme makamıdır. Bu yüzden sıhhatli olan Allah’tan dilemektir, sonraki isteklerde de hep Allah’ın yardımını önceleyen bir yaklaşımı ve bakışı şart koşmak sağlıklı olur.
İnsanlar, kendi sağlıklarını ve başkalarının sağlıklarını koruma da sorumluluk sahibi kişiler olarak mevcudiyet kazanırlar. Ve bilmeliler ki sağlığın her türlü sahibi olan Allah, dilemedikçe sağlıklı olma halini taşımak mümkün görünmeyecektir. Bu yüzden ilâhî inayeti celbedecek sadaka ve salih ameller ile iyiliğin çoğalmasına yönelik çabalara yönlendirmeli ve yönelmeli insanlar.
Sağlık yaratılmış her varlığın kendi şartları içinde ve kendi doğasının gereği olanı yerine getirmede yardımcı olunması gerektiğinin bilincine sahip olmayı zorunlu kılar. Sağlığın varlığında sorumluluk sahibi olan insandır. Hem kendi sağlığının hem yaratılmış varlığın sağlığının korunmasında birincil amil, insanın kendi doğasının kendisine yüklediği amacı ve hedefi taşımayla orantılı olduğu gerçeğini insanın fark etmesidir. Böylece hem kendi maddi sağlığını dikkate alır, hem ruhsal sağlığını dikkate alarak bir istikamet belirler. Böylece sağlık, sıhhat ve afiyet içinde varlığını sürdürecek şartların oluşmasının yardımını ilâhî inayet olarak almaya hak kazanır.