Menü
İhsan Süreyya Sırma
İhsan Süreyya Sırma
Siyerin Temel Kaynağı Kur’ân-ı Kerim
Eylül 24, 2023
Yazarın Tüm Yazıları

Siyer Kur’ân ilişkisi bağlamında Hz. Peygamberin ve aziz kitabımız olan Kur’ân-ı Kerimin anlaşılması konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Belki şöyle başlayabilirim. Peygamber Efendimiz’in (sas) hayatı dediğimiz siyeri anlayabilmek için kanaatime göre Kur’ân-ı Kerim yeterli değil. Kur’ân-ı Kerim’in tefsiri olan Peygamber Efendimiz’in (sas) sünneti ile beraber gitmeli, çünkü Kur’ân-ı Kerim’de Allah-u Teâlâ’nın biz kullarından istediği birçok şey vardır ki eğer Kur’ân bunları anlatsaydı ciltlerle Kur’ân olurdu. Peki nasıl oldu? Mücmel olarak, kısa olarak Allah-u Teâlâ bir hüküm veriyor Peygamberi onu açıyor bir örnek vereyim; mesela Cuma süresinde Allah-u Teâlâ diyor ki: “Cuma günü Allah’ı zikre çağrıldığınızda koşun.”[1]Peki ezan okundu koştuk camiye geldik, ne yapacağız orda? Ne yapacağımızı Peygamber öğretiyor. Orada efendim hutbe okunacak ve 2 rekat namaz kılınacak. Eğer Peygamber’in sünnetini biz bir tarafa koyacak olursak o zaman Kur’ân-ı Kerim’i anlayamayız.Kur’ân-ı Kerim’in tabi ki pekçok şeyini anlarız, ama dediğim gibi bilhassa ibadete taalluk eden hususlarda Resûlullah’ı (sas) mutlaka örnek almalıyız, çünkü bu Allah’ın emridir. Kur’ân-ı Kerim’de Allah emrediyor diyor ki: “لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ/Şüphesiz Resûlullah’ta sizin için en güzel bir örneklik vardır… devamında diyor ki Allah-u Teâlâ kim ölümden sonra bana ulaşmak istiyorsa o, peygamberi örnek alsın.[2]Peki o Peygamberi nasıl örnek alacağız? Onun sünnetini bilerek tabi ki. Onun sünnetini bugüne kadar getiren bizim gibi insanlar bazı hatalar yapmış olabilirler, ama bizim selefimiz olan ulema sahih dediğimiz bir kelime, bir kavram üretmişler ve sahih olan hadisleri mevzu olan, uydurma olan hadislerden ayırmışlardır. İşte siyerle uğraşacak olan ilim adamlarının buna çok dikkat etmesi lazım. Şunu demek istiyorum: Bir insan, bir siyer alimi ben sadece Kur’ân-ı Kerim’den anlarım, derse; hatta son zamanlar da bir kavram ortaya çıkmış, hiç hoşuma da gitmiyor efendim “Kur’ân Müslümanlığı”…Kur’ân Müslümanlığı diye bir şey olamaz. Kur’ân’ı bize getiren Resûlullah’tır. O halde Kur’ân’ı anlatan da O’dur. Sünnet, Kur’ân-ı Kerim’i nasıl anlattıysa biz onu böyle algılamalıyız. Nitekim Resûlullah emretmiş. Mesela namaz konusunda صلواكمارأيتمونيأصلي“Beni nasıl namaz kılıyor gördüyseniz o şekilde namaz kılın”[3] yoksa sünneti kaldırırsak bir şekilde herkes bir şey yapar. Nitekim son zamanlarda birileri çıkıp diyor ki işteأقيم الصلاة “Yani ayakta namaz kıl!” manasınadır gibi saçmalıklar söyleyebiliyorlar, kısaca demek istediğim şudur:

“Peygamber Efendimiz’in (sas) sünneti ile ancak Kur’ân-ı Kerim anlaşılabilir daha doğrusu İslam öyle anlaşılabilir.”

Geleneksel siyer kaynaklarında Kur’ân-ı Kerim yeterince kullanılmış mıdır? Ve Kur’ân-ı Kerim’in siyer kaynağı olarak okunmasında nasıl bir yöntem izlenilmelidir?

Bizim selefimiz olan ulema (Allah onlardan razı olsun) gerçekten çok güzel çalışmalar yapmışlar. Mesela ilk kaynaklardan olan İbn-i İshak’ı, İbn-i Hişâm’iele alalım. Bize anlattıkları siyeri, hangi hadiseyi anlattılarsa o hadise ile ilgili ayeti kerimeleri de vermişlerdir. Onlardan sonra gelen ulema da öyledir. Mesela Süyehli de öyledir. Zaten hadis kaynaklarını söylemeye gerek yok. Bunlar da Peygamber Efendimiz’in (sas) siyerini anlatınca mutlaka  Kur’ân-ı Kerim ayetlerinden de istifade etmişlerdir başka türlü zaten mümkün değil ki. Diyelim ki Peygamberimizin (sas) yaptığı gazveler vardır, Yahudilere karşı yaptığı savaşlar vardır. Orada nasıl davranılacağını, ne hatalar yapıldığını, nasıl isabet edildiğini Kur’ân-ı Kerim söylüyor ve bizim klasik siyer kaynakları bunları anlatıyor. Bir örnek: Bedir savaşında Müslümanların sayısı çok azdı, ama savaşı kazandılar;Uhud savaşında sayıları çoktu, ama kaybettiler. Niye kaybettiler? İşte Peygamber Efendimiz’in (sas) sahâbesinin başında olmasına rağmen Uhud savaşını kaybetmesinin sebebi ayet-i kerimelerde ortaya konulmuştur. Niye? Çünkü Okçular tepesini terk eden sahâbîler ganimete koştular ve savaş kaybedildi. İşte Kur’ân-ı Kerim ayetleri bunları anlatıyor, detayını da siyer kitaplarımızdan öğreniyoruz. Dolayısıyla tekrar onlara dua ederek başlayayım. Allah onlardan razı olsun selef ulemamız hakikaten hem Kur’ân-ı Kerim’i hem Peygamber efendimizin sünnetini çok güzel ele alarak bize kadar getirmişlerdir.

Bize düşen جف القلم/ceffe’l-kalem hemen onları tenkit değil de çünkü öyle bir moda başlamış Türkiye’de sanki Peygamberi eleştirmek bir marifetmiş gibi, öyle değil. Peygamber Efendimiz’i (sas) biz anlamaya çalışmamız lazım. Niye anlayacağız? Çünkü o bizim üsvemizdir, bizim örneğimizdir. Biz de “O”na bakıp Müslümanlığımızı tatbik edeceğiz. O’nu örnek almazsak hiçbir şey yapamayız yani, Kur’ân-ı Kerim’i alın birisine verin hiçbir şey anlamaz, ama onu Peygamber Efendimiz’in (sas) sireti ile beraber ortaya koyarsanız o zaman anlaşılır. Özellikle Batıda mesela biz orada kaldığımızda soruyorlardı: “Ya Kur’ân şöyle diyor?..”diye tenkit yöneltiyorlardı. Biz de işin esası şudur, diyerek Peygamber Efendimiz(sas) siretinden örnekler ile durumu izah ediyorduk yani. Dolayısıyla selef ulemasına bu konuda müteşekkir olmamız lazım. Mesela önümde Buhârî’nin Fransızca tercümesi var. Efendim 80 sene önce Buhari’yi Fransızcaya tercüme etmişler 4 cilt olarak. Buhârîye bakarsanız ayet-i kerimeleri kullanmış, onların nüzûl sebebini anlatmış. Hatta Allah rahmet eylesin her konuşmam da Allah lütfediyor geliyor aklıma. Muhammed Hamidullah hocam Erzurum’dayken benden istedi dedi ki:“Ya bunda çok hatalar var, bunu tashih etsek.” 4 cilttir, 4 cilde 5. bir ciltte tashih çıkarttık ve öyle basıldı. Dolayısıyla gerek klasik siyer kitapları, gerek hadis kitaplarını biz öteleyemeyiz. Bunları Kur’ân-ı Kerim ile beraber ele alırsak o zaman Resûlullah’ı (sas) iyi anlamış oluruz. Ve sorunuz bunu yapmışlar mıdır? Evet bana göre yapmışlar. Bu kadar 40-50 senedir bu işin içindeyim biz onlardan istifade ederek kitap yazıyoruz veya anlamaya çalışıyoruz. Onları rahmetle anıyorum.


[1] Cuma 62/9.

[2]Bkz. Ahzâb 33/21.

[3]Buhârî, Ezân, 18

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
Şahitliğin Hakkını Veren Şehir: Gazze...
Recep Songül
Şehit ve Şahit İlişkisi
İbrahim Hanek
Şahitlik ve İhsân
Murat Kaya
Seyr u Sülûk Bir Şehâdet Arayışı mıdır?...
Hamit Demir
İlâhî Şahitlik
Yavuz Selim Göl
RÖPÖRTAJLAR
“Gazze” demek şahitler diyarı demektir....
Muhammed Emin Yıldırım
“Şahitlik; her zaman ve zeminde hakkı söyleme, hak...
Şinasi Gündüz
“Doğu Türkistan Çin’in bir parçası değildir."...
Hidayet Oğuzhan
“Eğer insanım diyorsanız, Doğu Türkistan bir insan...
Seyit Tümtürk
“Gazze’de yaşananlar, Batı’nın dünya kamuoyundan, ...
Derda Küçükalp
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Doğu Türkistan, Filistin ve Diğerleri: Sinemada Ek...
Abdülhamit Güler
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
Perdedeki Kimin Afeti, Felaketi, Kıyameti!...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Doğunun Tüm Yolları Erzurum'dan Geçer...
Mikail Çolak
Mağrur Bir Tarih Ribatı Gibi Dimdik Ayaktadır Kâşg...
Mikail Çolak
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
Leyla “A” dır
Rumeysa Döğer
Son Dokunuş Sahibi: Kusem b. Abbas
Rumeysa Döğer
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
Bütün Şehit Annelerine: Sümeyra Bint Ubeyd Teselli...
Rumeysa Döğer
NEBEVİ VARİSLER
Ubey b. Kâ'b: Allah’ın Seçtiği Muallim...
Damla Mıdış
Ümmü Seleme
Hayrunnisa Duran
Allame Muhammed Salih Damollam
İkra Nur Demir
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x