Menü
Muhammed Ali Alioğlu
Muhammed Ali Alioğlu
Hz. Peygamber’in ﷺ Dünyasındaki Barış Anlayışı ile Günümüzdeki Barış Söylemlerinin Arasındaki Fark Nedir?
Eylül 25, 2023
Yazarın Tüm Yazıları

Öncelikle sorunun kendisi önemli ve derin bir farkı izhar etmiş görünüyor: Anlayış ve söyleyiş/söylem farkı… Bir toplum -Hz. Peygamber ve ashâbı- meselenin anlamı, içi, özü, cevheri… artık ne derseniz deyin kısaca özüne/sîretine odaklanmışken; günümüz toplumu ise meselenin dışına, çehresine; sözüne, söylevine (nutkuna), imajına, görüntüsüne odaklanmış halde. Nebevî anlayışın kodları semavî, diğerinin ise arzîdir, bir mana arızalıdır. Dolayısıyla aynı kelimeyi yahut ibareyi dillendirseler de anladıkları anlam/mana öz aynı değil diye düşünüyorum. Bu bakımdan önemli bir fark olduğu ortada maalesef.
“Muhammedü’l-Emin” olan Hz Peygamber’in, İslamiyet öncesi vahiyle/ilahî buyruklarla daha muhatap olmadan önceki yaşamında da fıtratı gereği her daim barıştan yana olduğunu, mümkün olduğu ölçüde çatışmalardan uzak durmaya çalıştığını görmekteyiz. Hatta yaşadığı toplumunda çatışmaya mahal verecek durumlar ortaya çıktığında da bu meseleleri barışçıl yollarla çözme çabalarına şahit olmaktayız. Örneğin, Kâbe’nin tamiri sonrası Hacerülesved’in yerine yerleştirilmesi noktasında o günün Kureyş kabileleri arasında ortaya çıkan soruna bulduğu çözüm olmasa Kâbe’nin avlusunda ciddi sorunlar yüz verecek, belki kan dökülecek ve sonrasında yıllara yayılan kan davalarına sebebiyet verebilecekti. Neyse ki Hz. Peygamber’in bulduğu çözüm ile Mekke’de sulh/barış temin edilmiş oldu.
İslâm’ın ilk yıllarında Resûlullah’ın tebliğ usûlune baktığımızda hakikati hakkıyla dile getirmek ile beraber, söylemlerinde muhataplarına karşı kışkırtıcı, çatışmacı bir dili asla kullanmadığına şahit oluruz. Nitekim bu hususta inen “Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et…” [Nahl 16/125] ayet-i kerimesini kendine düstur edinerek hareket ettiğini görmekteyiz. Neticesinde yaşadığı toplumda bir çatışma, çarpışma ve savaşın unsuru değil; barışın ve huzurun teminatçısı olmuştur. Aksi bir durum olmuş olsaydı eğer tarih sahnesinde Mekke’de ciddi bir anarşi ve iç savaşların yüz vermesi hiç de uzak bir ihtimal değildi.
İlerleyen yıllarda Müslümanların daha güçlü ve üstün olduğu zaman dilimlerine ulaşıldığında, örneğin Mekke’nin fethine gelindiğinde ise, yine Hz. Peygamber’in karşısında güçsüz, zayıf ve aralarında yaptıkları savaşlarda yenilerek gururları incinmiş Mekkelileri affetmekle esasen temel gayesinin barış ve huzur olduğunu göstermiştir.
Nihayetinde insanların kurtuluşunu esas alan isminin mana köklerinde selam, selamet, barış ve huzur olan İslâm dinin hakikî temsilcisi olan Hz. Peygamber’in (sas) hayatının her alanın barış, esenlik ve huzur değerleri üzerine inşa edilmesinden daha doğal bir şey olmasa gerek.
Çağımız insanı manevi ve maddi buhranların bir neticesi olan yaşadığı bu çatışma ve savaş ortamından bir an önce kurtulmak istiyorsa, tüm insanlığa rahmet olarak serilen/indirilen bu Kur’ânî- Nebevî sofradan azamî ölçüde istifade etmenin yollarını aramak zorundadır.

0 0 Yorumlar
Puan
Bildir
guest

0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle
DOSYA
İlkeli Yönetim
Ramazan Kayan
Kudüs’te Bir Eşraf Ailesi: el-Hüseynîler...
Sezai Balcı
Gazze: Direniş ve Diriliş Mektebi...
Abdullah Yıldız
Zafer Vadedilen Kur’ân (Tufan) Nesli...
Recep Songül
Filistin Direnişi Bize Ne Anlatıyor?...
Aydın Ünal
RÖPÖRTAJLAR
“Gazze’de yaşananlar, Batı’nın dünya kamuoyundan, ...
Derda Küçükalp
"Filistin davası, Filistinlilerin ya da Arapların ...
Abdurrahman Arslan
“Dünyaların değiştiremediği insanlar ancak dünyala...
Muhammed Emin Yıldırım
“Müslümanın dünyayla ilişkisi tedbir ve temkin ili...
Kasım Küçükalp
... her nimetin bir külfeti var. Gülü seven dikeni...
Ali Osman Öncel
SİRET-İ İNSAN
Savaşın Çocukları
Bahriye Kaman
Toplumun Kurucu Hücresi Olan Ailede Örneklik Vasfı...
Bahriye Kaman
Lider, Önder, Rehber!
Bahriye Kaman
Göçebe Ruhu
Bahriye Kaman
Nitelikler ve Roller
Bahriye Kaman
SİNEMA
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak. Ama!...
Abdülhamit Güler
Bu Film, Böyle Devam Edemez!
Abdülhamit Güler
Göstermenin Mesuliyetinde Sinemanın Örnekliği...
Abdülhamit Güler
Perdedeki Kimin Afeti, Felaketi, Kıyameti!...
Abdülhamit Güler
Türk Sinemasında Neden Hz. Muhammed (sas) Filmi Yo...
Abdülhamit Güler
GEZİ-YORUM
Prizren’de Osmanlı Evladı Olmak
Mikail Çolak
Vakur ve Mahzun Bir Efsanedir: Kudüs...
Mikail Çolak
Habib-i Neccâr’ın Gözyaşları
Mikail Çolak
Avrupa’nın Ortasında Var Edilen Güçlü Bir İnanç İk...
Mikail Çolak
İnsan Göç Eyler
Mikail Çolak
SAHABİ BİYOGRAFİSİ
F Tipi Dünya
Rumeysa Döğer
Afrâ bint Ubeyd Yüzlü Kadınların Zamanından…...
Rumeysa Döğer
Bütün Şehit Annelerine: Sümeyra Bint Ubeyd Teselli...
Rumeysa Döğer
Ensârî Bir Muhacir: Zekvân b. Abdükays...
Miraç Okutan
İki Hicret Sahibi: Ca’fer b. Ebû Tâlib...
Miraç Okutan
NEBEVİ VARİSLER
Mücâhid b. Cebr
Damla Mıdış
Takvâ Sahiplerinin Öncüsü Hasan Basrî...
Beyza Durna
Ca'fer b. Ebû Talib
Zeynep Simit
Süleyman b. Yesâr
Ruveyda Büyükkendirci
Ömer b. Abdülaziz
Kevser Özdağ
Scroll Up
0
Düşüncelerinizi çok isterim, lütfen yorum yapın.x